Notice: _load_textdomain_just_in_time işlevi yanlış çağrıldı. td-cloud-library alan adı için çeviri yüklemesi çok erken tetiklendi. Bu genellikle eklenti veya temadaki bazı kodların çok erken çalıştığının bir göstergesidir. Çeviriler init eyleminde veya daha sonra yüklenmelidir. Ayrıntılı bilgi almak için lütfen WordPress hata ayıklama bölümüne bakın. (Bu ileti 6.7.0 sürümünde eklendi.) in /var/www/vhosts/agaoglulevent.com/httpdocs/wp-includes/functions.php on line 6121
Düşünce Havzalarımız: Şaheser Düşünürlerimiz’in Kaynak Coğrafyaları - Levent AĞAOĞLU - Page 52
Ana Sayfa Blog Sayfa 52

Düşünce Havzalarımız: Şaheser Düşünürlerimiz’in Kaynak Coğrafyaları

0

Tirmiz’den Ebu Hanife, Belh’deki Mevlana’ya el sallıyor.

  1. Ebu Hanife, 699-767; Tirmiz, Özbekistan (dedesi)
  2. Musa El Harezmi, 780-850; Hive, Özbekistan
  3. İmam Maturidi, 852-944; Semerkant, Özbekistan
  4. Farabi, 872-951; Farab (Otrar), Kazakistan
  5. El Biruni, 973-1048, Kas, Harezm, İran
  6. İbni Sina,  980-1037, Buhara, Özbekistan
  7. Kaşgarlı Mahmud, 1008-1105, Kaşgar, Doğu Türkistan
  8. Yusuf Has Hacib, 1017-1077,  Türkistan Balasagun, Kırgızistan
  9. Nizamülmülk, 1018-1092, Horasan Tus, İran
  10. Ömer Hayyam, 1048-1131, Horasan Nişabur, İran
  11. Gazzali, 1058-1111, Horasan Tus, İran
  12. Ahmet Yesevi, 1093-1166, Yesi, Kazakistan
  13. Şeyh Edebali, 1206-1326, Horasan
  14. Mevlana, 1207-1273, Belh, Afganistan
  15. Hacı Bektaşı Veli, 1209-1271, Horasan Nişabur, İran
  • Belh’den Mevlana Konya’ya gitti.
  • Tirmiz’den Ebu Hanife soyu Irak’a gitti.
  • Biruni 30 yıl boyınca Gazne’den Hind’e sürekli gitti. Hind kitabını yazdı.
  • Gazneli Hucviri, Hind tasavvufunun temellerini attı.
  • Mevlana (Belh) doğumlu.
  • Tirmiz Özbekistan’da Belh’e 67 km mesafede; İmam Tirmizi oralı, Ebu Hanife’nin soyu Tirmiz. Ayrica, Tirmiz onemli bir Budist dusunce merkezi. Biruni ise Gazne’de epey kalmis bir dusunurumuz.

Pencap tasavvufunun kaynağı nedir?

Keşfu’l-Mahcub sahibi Gazneli Ali El-Cüllabi El-Hucviri, Yani “Data Genc Bahş.” Mezarı Lahor’da

Maveraünnehir : Semerkant – Buhara – Tirmiz /

Horasan: Merv – Nişabur /

Belh /

Fergana Vadisi 

(23.03.2017)

BÖLGE:

MAVERAÜNNEHİR / Ceyhun nehrinin kuzey ve doğusunda kalan bölgeye İslam tarihçi ve coğrafyacıları tarafından verilen isim. / http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c28/c280092.pdf

ŞEHİRLER:

SEMERKANT / Özbekistan’da tarihi bir şehir. / http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c36/c360321.pdf

BUHARA  /  Maveraünnehir’de tarihi bir şehir. http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c06/c060244.pdf

TİRMİZ /  Özbekistan’da tarihî bir Şehir. / http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c41/c410107.pdf

BÖLGE:

HORASAN / Kuzeydoğu İran’da bir eyalet. http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c18/c180119.pdf

ŞEHİRLER:

MERV  / Türkmenistan’da tarihi bir şehir. / http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c29/c290146.pdf

NiŞABUR  / İran’da tarihi bir şehir. / http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c33/c330108.pdf

BÖLGE:

FERGANA / Orta Asya’da coğrafi bir bölge. http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c12/c120218.pdf

https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=368005&/Ferganada-Yerle%C5%9Fim-Yerleri-/-G%C3%BClnisa-Aynakulieva-

https://tr.wikipedia.org/wiki/Fergana

https://tr.wikipedia.org/wiki/Fergana_ili

EYALET VE ŞEHİR:

BELH /Afganistan’ın kuzeyinde bir şehir ve eyalet.  http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c05/c050315.pdf

https://tr.wikipedia.org/wiki/Belh

————————————-.

“Horasan, Maveraünnehir ve Harezm Bölgesi – Türk Şehirleri:

  1. yüzyıla doğru Horasan ve Maveraünnehir’de feodal bir düzene doğru gidiş şehirlerin yapısını etkilemiş ve şehirler etrafı duvarla çevrili şatovari küçük yerleşim birimleri şeklinde ortaya çıkmıştır. Tarihi kaynaklar Türklerin bu bölgede VI. yüzyıldan itibaren yoğun olarak bulunduğunu ve bir kısım Türklerin kale ve surla tahkim edilmiş Dehistan ve Cürcaniye gibi şehirlerde yaşadıklarını bildirmektedir. VI. ve VII. yüzyıllarda bölgede feodal düzenin ölçülerini aşan büyük şehirler oluşmuştur. Bu şehirler; Maveraünnehir’de Semerkant, Buhara, Tirmiz Horasan’da Merv, Nişapur, Baktirya’da ise Belh’dir.”http://www.cokbilgi.com/yazi/horasan-maveraunnehir-ve-harezm-bolgesi-turk-sehirleri/

—————————————

  • “Orta Asya toplumunun kimliği, kişiliği ve kültürünün iki kültürel hat tarafından biçimlendirildiği düşünülür.

Birinci hat büyük ölçüde Amu Derya vadisinde, Horasan, Fergana, Kaşgar gibi kentlerde odaklanan, kentli, okuryazar ve çok iyi örgütlenmiş yönetici grupları içerir.

Siri Derya boyunca Aral ve Hazar denizlerinin çizdiği hattın kuzeydoğusunda uzanan ve Karakum Çölü’nü de içeren ikinci hat yarı kentli ve göçebe grupları içerir.
Maveraünnehir, bu iki hat arasında bir geçiş hattıdır. İran-İslam etkileri birinci hatta baskın olmuştur.” http://blog.kavrakoglu.com/tag/fergana-vadisi/

By Bilge Tonyukuk Enstitüsü zaman: Mart 23, 2017

Türk Düşünürleri: Güney Asya

0
  1. EBU HANİFE 699-767MezopotamyaKüfeIRAKİslamiyetEğer bilmediklerim ayağımın altında olsaydı, başım göğün en yüksek katına değerdi.bize yön verenler, alatlıdedesi özbekistan’danhttps://tr.wikiquote.org/wiki/Ebu_HanifeTirmiz’den Ebu Hanife soyu Irak’a gitti.
  2. MUSA EL HAREZMİilk780-850MaveraünnehirHive, ÖzbekistanÖzbekistanMatematik, AstronomiMusa El Harezmi “Bilgelik Evinin Sultanı”bize yön verenler, alatlıhttp://www.ihsanfazlioglu.net/yayinlar/makaleler/1.php?id=94
  3. EL BİRUNİilk973-1048MaveraünnehirKas, Harezm, İranİranGökbilim, Matematik, Doğa Bilimleri, Coğrafya Ve TarihEl Biruni “Evrensel Bir Deha”bize yön verenler, alatlıhttp://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/772/9830.pdfBiruni 30 yıl boyınca Gazne’den Hind’e sürekli gitti. Hind kitabını yazdı.
  4. HÜCVİRİö.1072GazneAfganistanHind tasavvufunun temellerini attı.
  5. MEVLANA 1207-1273 Horasan Belh, Afganistan Afganistan Mutasavvıf Biz yaradanı görmeden sevmedik mi? Klasik Doğu edebiyatının en önemli, en güzel edebî ve tasavvufî eserlerinden birisi olan Mesnevî, defter adı verilen 6 ciltten oluşmaktadır. Doğduğu Belh şehrinden göçerek Anadolu’nun merkez şehirlerinden Konya’da ikâmet eden ve buradan tüm insanlığa hakikati seslendiren Mevlânâ’nın ömrünün son on beş yılında söylediği ve Hüsameddin Çelebi tarafından yazıya aktarılan eserdir. Söylenip yazıldığı 13. yüzyıldan itibaren değerinden hiçbir şey kaybetmeden günümüze kadar ulaşmış nadir eserlerden birisi olan Mesnevî, bugün de dünyanın her yerinde geniş kitleler üzerindeki etkisini sürdürmeye, çeşitli dillerde  okunmaya devam etmektedir. Çevrildiği dillerin sayısı ve ona yapılan şerhler etki sahasını ve şöhretinin seviyesini göstermektedir. Günümüzde bile yaradılış gâyesinin sırrını taşıyan her gönülde yankı uyandıran, düşünebilme kâbiliyetine sahip akılları tefekkür zirvelerinde dolaştıran Mesnevî; Mevlânâ’nın vefatından 100 yıl sonra istinsah edilmiş ve en eski yazmalardan biri olan Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi, Halet Efendi, 171 numarada kayıtlı nüshanın tıpkıbasımı ile birlikte bu alanda uzman Prof. Dr. Derya Örs – Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç tarafından çevrilerek yayıma hazırlanmıştır.  Belh’den Mevlana Konya’ya gitti.
  6. ALİ ŞİR NEVAİ1441-1501MaveraünnehirHerat, AfganistanAfganistanEdebiyatAli Şir Nevai “Bir Dile Adını Veren Şair”

Türk Düşünürleri: Çin

0
  1. OĞUZ HAN MÖ 234-174 Çin, Devlet İdaresi “Daha deniz, daha müren (ırmaklar) / Güneş bayrak, gök kurikan (çadır)”http://bitig.org/index.php?lang=e&mod=1 http://www.yenimesaj.com.tr/?haber,2015520
  2. TONYUKUK ilk 646-724 YunZhong Çin Yazıt  (Türk hakanını), Türk halkını Ötüken toprağına ben kendim, Bilge Tunyukuk, (getirdim).    hasan b.paksoy http://gokturkanitlari.appspot.com/Tonyukuk Muharrem SEVİL
  3. BİLGE KAĞAN  683-734 Çugay-Ḳuz Dağı  Çin Yazıt (Ben), Tanrı gibi (ve) Tanrı’dan olmuş Türk Bilge Hakan hasan b.paksoy http://gokturkanitlari.appspot.com/Tonyukuk http://www.simurg.com.tr/tr-tr/urun/dilbilim/169368/en-eski-turkce-nin-izlerinde-orhun-ve-yenisey-yazitlari-uzerine-sozcukbilim-anlambilim-ve-bicembilim-incelemelerinin-aydinlattigi-gercekler.aspx
  4. KÜLTİGİN 684-731Çugay-Ḳuz Dağı Çin Yazıt “Kültigin koyun yılında 17. günde uçtu”  http://gokturkanitlari.appspot.com/Tonyukuk
  5. KAŞGARLI MAHMUD ilk1008-1105TürkistanKaşgar, Doğu TürkistanÇinDil Kaşgarlı Mahmut “Türk Dilinin Taçsız Hükümdarı”bize yön verenler, alatlı
  6. VAPŞI BAKŞI 13.yy Türkistan Turfan (KaoChang) Çin Tahminen Onüçüncü yüzyıl sonlarında telîf ettiği eserin adı “Gönlün Aslını Öğreten Kitap”tır.  Gönlün Aslını Öğreten Kitap  Burkan inancını benimsememiş kimi Uygur düşünürlerinin (Kao-chang yahut Turfan Uygurları), özellikle Onuncu ile Onbirinci yüzyıllarda ortaya koymuş oldukları gerek tercüme gerekse telîf eserlerle[xii] vucut verdikleri bilgelik geleneği, tüm Türk düşünce hayatını özden etkilemiştir. Bahsi geçen dönemdeki bilgelerin en dikkate değer olanlarından biri, Vapşı Bakşıdır. Tahminen Onüçüncü yüzyıl sonlarında telîf ettiği eserin adı “Gönlün Aslını Öğreten Kitap”tır.[xiii] Metninde Vapşı Bakşı, bir canlıyı insan kılan en başta gelen etkenin, ‘bilinç’ olduğu kanâatını izhâr eder. Ona göre kendim ve dünyam hakkında beni haberli kılan, ‘bilincim’dir. Olup biten ne varsa, bilinçten neşet eder. Öyleyse varlık, bilinçle örtüşür. Bilinç bulunmuyorsa, varlıktan da bahsedilemez. Merâmını kısa, özlü, renkli ve bol teşbihli tarzda ifâde eden Vapşı Bakşı, varlık, bilgi ve ahlâk konularını bir ilkeye geri götürüp bağlıyor: Bilinç. Özellikle sözler, genelde de dil, bilincin ifâde aracıdır. Bundan dolayı dil, yalnızca bir aracı olup amaç değildir.
  7. KAZIM MİRŞAN1919-…….Türkistan (Doğu) Gulca ÇinTürkolog

Bilge Güç ve Bilgelik Yolu

0

Bilgelik Kavramı:

Bilgelik konusu bin yıllık bir zaman diliminde Asya’nın kuzey doğusundan, Avrupa’nın güney doğusuna aşağıdaki filozoflar tarafından incelenmiş, eserler verilmiştir. Ülkemizde bu düşünürler hakkında yayınlanan kitap sayıları da aşağıdaki gibidir. Tek başına Aristo hakkında yayınlanan kitaplar diğer beş düşünürden çok daha fazladır.

  •          Lao Tzu        MÖ  604, Henan, Çin………………………..27 kitap
  •          Buda            MÖ 563-483 …………………………………… Hindistan
  •          Pisagor        MÖ 570 – MÖ 495, Sisam adası İyonya  ilk filozof
  •          Konfüçyus   MÖ  551…………………………………………….76 kitap
  •          Sun Tzu        MÖ 500……………………………………………. 41 kitap
  •          Plátōn          MÖ 427 – MÖ 347…………………………… 531 kitap
  •          Aristo           MÖ 384-322………………………………………242 kitap
  •          Tonyukuk    MS 646  (Aristo’dan 1000 yıl sonra)…..…..7 kitap

Bahis konusu düşünürlerin görüş farklılıkları dört ana felsefe akımı olarak sınıflanabilir:

  •          Çin: Taoizm, Konfüçyus
  •          Hindistan: Budizm
  •         Eski Yunan: Pisagor, Platon, Aristo
  •          Türk: Tonyukuk, Kurucu Düşünürler (X)

Taoizm ve Budizm akımları Türkler ve Çinliler tarafından aynı gerekçelerle (bireycilik felsefesi ve statik dinginlik) reddedilmiştir. Çin (Konfüçyus) ve Eski Yunan (Aristo) felsefelerinde barbarlar kategorisi mevcuttur. Çin’in Merkez Havza Hanedanlıkları Türkler arasında bilinçli olarak Konfüçyus’un öğretilerini yaymıştır. Merkez Havza halkları da Türk bölgelerine gidip Konfüçyus öğretilerini yaymaya çalışmışlardır. Kaynak: He Xingliang-Guo Hongzhen Çinlilerin Gözünden Türklerin Tarihi, İstanbul, Ocak 2015, ss. 165.

Konfüçyus geleneği “barbar”ların Çin kültürüne asimile edilerek etkisiz hale getirilmesini öngörmekteydi. Tonyukuk yazıtının ilk üç satırı Çin hakimiyetine ayrılmıştır ve buradaki uyarıların altında geçmişte yaşananlardan elde edilen bilgilerin yanı sıra Konfüçyus felsefesinin anlaşılmasının da payı vardır. Aristoteles de “Yunanlıların barbarlar üzerine tartışılmaz üstünlüğü” görüşüne sahipti.  Alaeedin Şenel’in “Sağcı Düşünüşün Kritik Tarihi” (Doğan Yayınevi, İstanbul, 1968) kitabı bu konudaki sayısız örneklerle bezenmiştir.

Düşünürler doğu-batı eksenine indirgenerek düşünce faaliyeti sınırlanmış ve etkileşimden kopartılmıştır. Doğu ve Batı felsefeleri, Konfüçyus ve Aristo özelinde farklılıklar temelinde ayrışmışlar, fakat görüldüğü kadarıyla “barbarlar” konusunda aynı tepkileri vermişlerdir. Türkler ise Bilge Tonyukuk’dan başlayarak bilgelik temelli düşünceler geliştirmişlerdir. Düşünce tarihini Aristo’dan dolayısıyla Batı’dan başlatan anlayışın sorgulanması Dünya Düşünce Tarihi’nin düzgün ve kapsamlı bir okumasının yapılması gerekir. http://www.aksam.com.tr/yazarlar/h-humeyra-sahin/dogulular-ve-batililar-neden-birbirinden-farkli-dusunurler–c2-c2/haber-622956

Bilgelik kavramının bileşenleri;

Bilgelik kavramını irdeleyen Prof Mazhar Bağlı konuyu aşağıdaki alt kavramlar özelinde değerlendirmektedir;

Bilge Adam, Bilgeler, Birleştirici, Birlikte Yaşam, Birliktelik, Değer, Farklılaşma, Farklılıklar, Kendilik, Kendini Bilmek, Kişiler, Ortak Evrensel Değerler, Ortak Payda, Öteki

BAĞLI, Mazhar (2014). “Bilgeler ve Birlikte Yaşama Kültürü”. Türk Dünyası Bilgeler Zirvesi: Gönül Sultanları Buluşması Türk Dünyası Bilgeler Zirvesi: Gönül Sultanları Buluşması. 26-28 Mayıs 2014. Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı (TDKB). Eskişehir, ss.491-494 (http://bilgelerzirvesi.org).

Bilge Tonyukuk Yazıtını incelediğimizde özellikle kendilik bilinci, birliktelik, ortak payda ve öteki kavramları, bilgelik bileşenleri olarak göze çarpmaktadır. Tonyukuk hem kendisini, kendi değerlerini hem de ötekiyi (Çin) iyi tanımaktadır, Çin’de doğmuş ve eğitimini de Çin’de almıştır. İlk yazılı eserimizi de ortaya koyması, bildiği haliyle kendisini ve kendi değerlerini gelecek kuşaklara aktarmak adınadır. Kendisi olarak kalmak, ötekinin içinde erimemek adına Bilge Kağan’ın budistleşme ve şehirleşme önerilerini reddetmiş ve ortaya bir miras çıkarmıştır. Kendisinden binlerce yıl önce yaşayan Konfüçyus ise ötekinin Çinlileştirilmesini, bir düşünce mirası olarak bırakmıştı.

Bilge Tonyukuk Yazıtında Kendilik Bilinci

(B 1) Bilge Tunyukukben kendim, Çin yönetimi sırasında doğdum. Türk halkı (o zaman) Çin’e bağımlı idi.

(B 2) Türk halkı, (kendi) hanını bulmayınca, Çin’den ayrıldı; han sahibi oldu; (fakat) hanını bırakıp Çin’e yeniden bağımlı oldu. Tanrı şöyle demiş olmalı : “(Sana) han verdim,

(B 3) hanını bırakıp (yine) bağımlı oldun.” (Türk halkı yeniden) bağımlı olduğu için Tanrı “Öl!” demiş olmalı. Türk halkı öldü, mahvoldu, yok oldu. Türk Sir halkının ülkesinde

(B 4) boy kalmadı. Dağda bayırda kalmış olanları toplanıp yedi yüz (kişi ) oldu. (Bu yedi yüz kişilik kuvvetin) iki bölüğü atlı idi, bir bölüğü yaya idi. Yedi yüz kişiyi

(B 5) sevk eden üstleri “Şad” idi. “Sözcüm ol!” dedi; sözcüsü ben idim, Bilge Tunyukuk. “(Bunu) kağan mı yapayım?” dedim, düşündüm: İnsan zayıf boğalarla semiz boğaları uzaktan

(B 6) bilmek zorunda kalsa, hangilerinin semiz boğa, hangilerinin zayıf boğa olduğunu bilmez imiş diye öylece düşündüm. Ondan sonra, Tanrı akıl verdiği için, (onu) ben kendim kağan yaptım. Bilge Tunyukuk Buyla Bağa Tarkan 

(B 7) sayesinde İlteriş kağan olarak güneyde Çinlileri , doğuda Kıtay’ları, kuzeyde Oğuz’ları pek çok öldürdü. Danışmanı (ve) kumandanı ben idim. Çuğay (dağlarının) kuzeyinde, Karakum’da oturuyor idik.

(G 5) Kağanıma ricada bulundum. Şöyle ricada bulundum: “Çinliler, Oğuz’ lar (ve) Kıtay’ lar, bu üçü birleşirlerse

(G 6) (biz) çaresiz kalırız. Kendi iç (kuvvetler)i (ile) dış (toprakları tutmuş gibiyiz. (Bir şey) yufka iken (onu) delmek kolay imiş, ince olanı (da) kırmak kolay; yufka, kalın olursa (onu) delmek zor imiş, ince

(G 7) yoğun olursa (onu) kırmak zor imiş. Doğuda Kıtay’dan, güneyde Çin’den, batıda batıdan, kuzeyde de Oğuz’lardan gelecek iki üç bin (kadar) askerimiz var mı ne?” Böylece ricada bulundum.

(G 8) Kağanım, (benim) kendiminBilge Tunyukuk‘un arz ettiğim ricamı dinlemek lutfunda bulundu. “(Orduyu) gönlünce sevk et!” dedi. Kök Öng ırmağını geçerek (orduyu) Ötüken dağlarına doğru sevk ettim. İngek gölcüğü ile Tola (ırmağın)dan Oğuz’lar (üzerimize) geldi.

(G 9) Ordusu (altı bin kişilik) imiş. Biz iki bin kişi idik. Savaştık. Tanrı buyurdu, (Oğuz’ları) bozguna uğrattık ; ırmağa düştüler. Bozguna uğrayanları da yollarda ölüp kaldılar. Ondan sonra Oğuz’ların hepsi geldi, (boyun eğdi).

(G 10) (Türk hakanını), Türk halkını Ötüken toprağına ben kendim, Bilge Tunyukuk, (getirdim). (Türk halkı) Ötüken toprağına yerleşmiş diye haber alıp güneydeki halklar, batıdaki, kuzeydeki ve doğudaki halklar (üzerimize) geldiler.

(K 1) arz ettim. Orduyu yürüttüm. (Beylere) “Askerleri atlara bindirin!” dedim. Ak Termel (ırmağını böylece) geçerek zaman kazandım. (Askerleri) at üzerine bindirip karları söktüm. Yukarıya doğru, atları yedeğe alarak, yaya vaziyette ağaçlara tutuna tutuna (askerleri) dağa ağdırdım

(K 7) Hatun yok olmuş idi. “Onun cenaze törenini ) yaptırayım” dedi. “Ordu, (siz) gidin,” dedi, “Altay dağlarında oturun,” dedi. “Kumandan (olarak) İnel Kağan ile Tarduş’ların Şadı görev yapsınlar!” dedi. Bilge Tunyukuk‘a, bana dedi (ki):

(K 8) “Bu orduyu sevk et,” dedi, “(suç işleyenlerin) cezalarını dilediğin gibi ver. Ben sana (daha) ne diyeyim?” dedi, “(Düşman) gelir ise görülüp gelir; gelmez ise haberlerini alarak oturun!” dedi. Altay dağlarında oturduk.

(K 9) Üç kaçak kişi geldi. Sözleri bir (idi): “Kağanları orduyla sefere çıktı. On-Ok ordusu tümüyle sefere çıktı diyorlar. Yarış ovasında toplanalım !” demiş. Bu sözleri işitip kağana bu haberi gönderdim. Kağan tarafından yanıtı (şöyle)

(K 10) getirdiler: “Oturun!” diye, demiş. “Atlı devri yeleri ve gözetleme kulelerini iyi yerleştir. Baskına uğratma!”, demiş. Bögü Kağan, bana böyle (haber) göndermiş. Apa Tarkan’a (ise) gizli mesaj göndermiş: “Bilge Tunyukuk, aksi mizaçlıdır, öfkelidir.

(K 11) Orduyu sevk edelim, diyecektir. Kabul etmeyin!” Bu haberi duyunca orduyu sevk ettim. Altay dağlarını yolsuzun aştık, İrtiş ırmağını geçitsizin geçtik. Geceleri akın ettik. Bolçu’ya tan atarken vardık.

İKİNCİ TAŞ

(B 1) (Bu arada bir) haberci getirdiler. Sözleri şöyle: “Yarış ovasında yüz bin asker toplandı” diyor. Bu haberi duyunca beyler hep birlikte

(B 2) “Dönelim; temizin (yani “savaşıp yenilmemişin”) utancı (savaşıp yenileninkinden) daha iyidir!” dediler. (Ben de şöyle dedim:) “Ben şöyle diyorum, ben Bilge Tunyukuk: Altay dağlarını aşarak geldik, İrtiş ırmağını

(B 3) geçerek geldik. (Buralara kadar) gelenler “(Geliş) zor( du)!” dediler, (ama pek de zorluk) hissetmediler. Galiba, Tanrı Umay, kutsal Yer ve Su (ruhları bize) yardımcı oluverdiler. Niye kaçıyoruz?

(G 3) “Tanrı Oğlu” denilen dağlara (kadar) vardığı hiç yok imiş. O topraklara (Türk halkını) ben Bilge Tunyukuk götürdüğüm için

(G 4) sarı altınları, beyaz gümüşleri, kızları kadınları, hörgüçlü develeri ve ipekli kumaşları fazlasiyle (önümüze) getirdiler. İlteriş Kağan akıllı olduğu için,

(G 5) cesur olduğu için, Çinlilerle on yedi (kez) savaştı, Kıtay’ larla yedi (kez) savaştı , Oğuz’larla (da) beş (kez) savaştı. Bu sırada sözcüsü

(G 6) de ben idim, düşmanla savaşanı da ben idim.

 İlteriş Kağan’a, Türk Bögü Kağan’a, Türk Bilge Kağan’a 

(D 1) Kapgan Kağan yirmi (yedi yaşında?) ……….. idi. (Onu ben) Kapgan Kağan (olarak) tahta oturttum. Geceleri uyumadan,

(D 2) gündüzleri oturmadan, kızıl kanımı akıtarak, kara terimi döktürerek hizmet ettim. Uzak mesafelere keşif devriyeleri gönderdim,

(D 3) gözetleme kulelerini (yerli yerince) koydurtum. Dönen düşmanı (geri) getirirdim. Kağanımla seferlere çıktık. Tanrı esirgesin,

(D 4) bu Türk halkı içinde zırhlı düşmanların akınına imkan vermedim, (kuyruğu) düğümlü (düşman) atlarını koşturtmadım. İlteriş Kağan kazanmasa (idi),

(D 5) ve ben kendim kazanmasa (idim) devlet de halk da olmayacak idi. (Kağan) kazandığı için ve ben kendim kazandığım için,

(D 6) devlet de devlet oldu, halk da halk oldu. Şimdi ben kocaldım, yaşlı oldum. Herhangi bir ülkedeki kağanlı (yani “bağımsız”) bir halkın

(D 7) böylesi bir (devlet adamı) var ise, (o halkın) ne (gibi) bir sıkıntısı olacak imiş?

(D 8) Türk Bilge Kağan(ın) hükümdarlığında yazdırttım. Ben Bilge Tunyukuk.

(K 1) İlteriş Kağan kazanmasa (idi), (ya da hiç) olmasa idi, ben kendim Bilge Tunyukuk kazanmasa (idim), (ya da) ben hiç olmasa idim,

(K 2) Kapgan Kağan Türk Sir halkı ülkesinde boy da, halk da, insan da hiç olmayacak idi.

(K 3) İlteriş Kağan ve Bilge Tunyukuk kazandığı için Kapgan Kağan’ın Türk Sir halkının gelişmesi (işte) bu(dur).

(K 4) Türk Bilge Kağan, Türk Sir halkını, Oğuz halkını besleyerek tahtta oturuyor.

Kaynak: Orhon Yazıtları, Talat Tekin, Simurg, İstanbul, 1995 

  • Bilge: Tonyukuk Yazıtı, satır 10.21.29 (Tunyukuk Yazıtı, Talat Tekin)
  • Bilge Kişig Edgü Alp Kişig Yorıtmaz Ermiş [Bilge Kişiyi, İyi Alp Kişiyi Yürütmezdi]Ytü: [ Osmanlıcadan Türkçeye Cep Kılavuzu, 1935]
  • Bilge = Mütebahhir, Allâme
  • Etü Bilge Bilgili Kişi, Bilgin < Etü Bil- +Ga
  • → bil-
  • Türkiye Türkçesinde 15. Yüzyıldan sonra unutulmuş bir kelime iken Dil Devrimi döneminde yeni anlam yüklenerek yazı diline ithal edilmiştir.
  • Benzer sözcükler: bilgelik

Bilgeler Zirvesi 26-28 Mayıs 2014, Eskişehir  150 adet bildiri aralarında Bilge sıfatı ile anılan Bilge Tonyukuk yoktur.

Sofya:  bilge

Filozof: bilgeleri seven kişi. Sofya kayboldu, filozofya başladı. Böylece batıda felsefe, aslında bir düşüncenin başlangıcı değil aslında inhitat (çöküş) sürecidir. Çünkü, Sofya kayboldu, yerine Filozofya başladı…

Bilgelik sıfatı Tonyukuk’a Halk tarafından verilmiştir. Yazmak, bilgeliktir. Çünkü bilgi yaratılmış ve paylaşılmıştır.

Bilgelik 3Y

  •          Yazı
  •          Yabancılaşma
  •          Y Felsefesi (yaptım, yürüttüm)

Y Zihniyeti: Hareket

3A Yabancılaşma

  •          Avrupa-Amerika
  •          Arap
  •          Acem

Felsefe: Dil+Düşünce (Tonyukuk) + Akıl (Maturidi) +Eğitim (NizamülMülk) + Maya (YHH, Yesevi, Yunus)

  • Bilgelik= Düşünce +Eylem
  • Bilgelik; K2 dir, Kalem ve Kılıçların Efendisidir. Fikrini Fetihle birleştirendir. Düşünen ve uygulayandır. Fikreden ve fetheden; fatih olandır.
  • Bilge: Sofya: AyaSofya: Kutadgu Bilig

Aristonun öğrencisi İskender: Justinyanus. Roma Hukuku. Yusuf Has Hacip.

  • Sofya. Filibe. Aya Sofya (İstanbul). Kutadgu Bilig.
  • Bilgelik Yolu:41.Paralel. İpek Yolu
  • Aristo (Sofya) -İskender
  • Tonyukuk (Bilge) – İlteriş Kağan (Devlet); Kapgan Kağan (Fatih); Bilge Kağan (Bilge)
  • En kuvvetli savaşçı 9 Oğuzlar, Çin’de kaldı, Uygurlar özgür değiller.
  • 2 Damar: Kavmiyetçilik x Evrensellik (Tolstoy, Puşkin)

Dil, Düşünce, İş döngüsü

3D

  • ·         Dil,
  • ·         Düşünce,
  • ·         Devlet (Dil’deki Devlet: İl)

Yazı— Dil—Düşünce

Dil: İl kavramı

Yazıttaki Kavramlar:

  • ·         İl
  • ·         Bilge
  • ·         Budun

2li yapı:

  • Kavmiyetçilik x Birlik düşüncesi
  • Anadolu x Rumeli
  • 9 Oğuz x 10 Oğuz

700-1700 Vizyon 1000 yıl bizi götürdü. Asya Kazılarını, Ruslar 18.yüzyılda başlattılar. Arkeologlar hep Alman kökenli.

  • ·         Felsefe
  • ·         Fetih
  • ·         Fatih

Asya’nın doğusunda Sarı nehir boylarında Göktürklerin verdiği İstiklal mücadelesi, binlerce yol sonra bu seferde kıtaların birleştiği Çanakkale’de verilecektir. Fikir fukarası bir toplum olmak, suni karşıtlıklar yaratarak gürültü çıkarttırmak. Dil düşünceyi düşünce de devleti tetikledi. Türkler, bütünlüğü sağlama koruma yolunda coğrafyalarını değiştirmekte bir beis görmediler. Yazı neden geç kaldı çünkü kağıt ile tanışmamız Semerkant’a giden Arapların Çinlilerden kağıt yapımını öğrenmeleri sayesinde olmuştur. Avrupa da kağıdı Araplardan öğrenmiştir.

Mesaj:

  • ·         Aksiyon, Vizyon vb. yabancı sözcükleri kullanmamak.
  • ·         Dil yoluyla düşünceyi kolaylaştırmak, zenginleştirmek
  • ·         Dil ile kavram yaratmak

  • ·         İl
  • ·         İlgi
  • ·         İletişim

Dil’imizi keşfettik

Akıl Akıla
El Ele

Kutluk K. Bilge T.
Bilge T. Bilge K. Kültigin
Tonyukuk. Kutluk K. Kapgan K. Bögü K. Bilge K. KülTigin

By Bilge Tonyukuk Enstitüsü zaman: Mayıs 20, 2017

100 Soruda Kitapları, Gerçek Yayınevi..

0
  1. 100 soruda 1980 lerden 1990 lara ‘dışa açılan’ türkiye kapitalizmi mustafa sönmez, mart 1992, 190 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 58.
  2. 100 soruda anayasanın anlamı mümtaz soysal, ocak 1977 (4. baskı), 400 s., 35 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 12.
  3. 100 soruda atatürk’ün görüşleri fethi naci, ekim 1968, 104 s., 5 tl, gerçek yayınevi: 28, 100 soruda dizisi: 2.
  4. 100 soruda atatürk’ün temel görüşleri fethi naci, temmuz 1974 (3. baskı), 128 s., 15 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 2.
  5. 100 soruda basın tarihi hıfzı topuz, mart 1973, 265 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 36.
  6. 100 soruda bilim felsefesi doç. dr. cemal yıldırım, 266 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 37.
  7. 100 soruda bilim tarihi prof. dr. cemal yıldırım, kasım 1974, 255 s., 20 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 43.
  8. 100 soruda çağdaş türk edebiyatı (1908-1972) rauf mutluay, mayıs 1973, 523 s., 30 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 38.
  9. 100 soruda edebiyat bilgileri rauf mutluay, nisan 1979 (3. baskı), 359 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 29.
  10. 100 soruda ekim ihtilali kenan somer, şubat 1970, 397 s., 15 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 19.
  11. 100 soruda ekonomi el kitabı (türkiye ekonomisinden örneklerle) prof. dr. sadun aren, kasım 1974 (5. baskı), 186 s., 15 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 1.
  12. 100 soruda estetik mehmet h. doğan, ocak 1975, 333 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 44.
  13. 100 soruda evrim kuramı ve bağnazlık doç. dr. cemal yıldırım, ekim 1989, 148 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 56.
  14. 100 soruda felsefe el kitabı selahattin hilav, ocak 1985 (4. baskı), 219 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 20.
  15. 100 soruda fransız ihtilali doç. dr. murat sarıca, şubat 1970, 191 s., 8 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 18.
  16. 100 soruda gelir dağılımı dr. korkut boratav, mayıs 1972 (2. baskı), 256 s., 15 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 9.
  17. 100 soruda gelişimi, sorunları ve özelleştirilmeleriyle türkiye’de kamu iktisadi teşekkülleri (kit) prof. dr. yakup kepenek, ocak 1990, 191 s., 8,000 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 57.
  18. 100 soruda iktisadi doktrinler tarihi doç. dr. mehmet selik, ocak 1973, 380 s., 25 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 35.
  19. 100 soruda ilkellerde din, büyü, sanat, efsane doç. dr. sedat veyis örnek, ocak 1971, 231 s., 12.50 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 25.
  20. 100 soruda islam tarihi prof. dr. neşet çağatay, aralık 1972, 462 s., 25 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 33.
  21. 100 soruda jön türkler ve ittihat ve terakki doç. dr. sina akşin, mart 1980, 319 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 49.
  22. 100 soruda kırsal türkiye’nin yapısı ve sorunları prof. dr. cavit orhan tütengil, aralık 1983 (4. baskı), 192 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 45.
  23. 100 soruda kurtuluş savaşımızın tarihi celal erikan, ekim 1971, 264 s., 15 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 28.
  24. 100 soruda mantık el kitabı prof. dr. cemal yıldırım, ocak 1976, 272 s., 25 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 46.
  25. 100 soruda mitologya behçet necatigil, 2000 (6. baskı), 144 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 6.
  26. 100 soruda mitologya behçet necatigil, mart 1988 (4. baskı), 144 s., 2,000 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 6.
  27. 100 soruda ortak pazar ve türkiye prof. dr. gülten kazgan, ekim 1970, 304 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 23.
  28. 100 soruda osmanlı-türkiye iltisadi tarihi 1500-1914 doç. dr. şevket pamuk, kasım 1990 (2. baskı), 207 s., 50,000 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 55.
  29. 100 soruda para ve para politası prof. sadun aren, ekim 1986, 175 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 51.
  30. 100 soruda planlı kalkınma ve türkiye yalçın küçük, şubat 1971, 317 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 26.
  31. 100 soruda sanayileşme ve türkiye özlem özgür, mart 1976, 272 s., 45 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 48.
  32. 100 soruda sinema sanatı nijat özön, mayıs 1972, 224 s., 12.50 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 31.
  33. 100 soruda siyasi düşünce tarihi prof. dr. murat sarıca, 1999 (8. baskı), 222 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 39.
  34. 100 soruda siyasi partiler (partilerin hukuki rejimi ve türkiye’de partiler) doç. dr. erdoğan teziç, ocak 1976, 368 s., 30 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 47.
  35. 100 soruda sosyalist devlet dr. kurthan fişek, ocak 1970, 188 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 16.
  36. 100 soruda sosyoloji el kitabı doğan ergun, ocak 1984 (4. baskı), 174 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 34.
  37. 100 soruda tasavvuf abdülbaki gölpınarlı, ocak 1985 (2. baskı), 197 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 14.
  38. 100 soruda türk basın tarihi hıfzı topuz, mart 1973, 265 s., 20 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 36.
  39. 100 soruda türk devrim tarihi doç. dr. ahmet yücekök, kasım 1984, 186 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 52.
  40. 100 soruda türk edebiyatı rauf mutluay, ekim 1978 (4. baskı), 208 s., 40 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 7.
  41. 100 soruda türk felsefesinin boyutları nermi uygur, ekim 1974, 176 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 42.
  42. 100 soruda türk folkloru prof. pertev naili boratav, aralık 1973, 330 s., 25 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 40.
  43. 100 soruda türk folkloru (inanışlar, töre ve törenler, oyunlar) prof. pertev naili boratav, aralık 1973, 330 s., 25 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 40.
  44. 100 soruda türk folkloru (inanışlar, töre ve törenler, oyunlar) prof. dr. pertev naili boratav, eylül 1997 (4. baskı), 272 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 40, türk halkbilimi: 2.
  45. 100 soruda türk halk edebiyatı prof. pertev naili boratav, şubat 1973 (2. baskı), 251 s., 15 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 13.
  46. 100 soruda türk tiyatrosu tarihi metin and, kasım 1970, 351 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 24.
  47. 100 soruda türkiye’de din ve siyaset dr. ahmet yücekök, şubat 1976 (2. baskı), 157 s., 15 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 27.
  48. 100 soruda türkiye’de kapitalizmin gelişmesi özlem özgür, ekim 1972, 53 s., varlık: 32.
  49. 100 soruda türkiye’de mezhepler ve tarikatler abdülbaki gölpınarlı, kasım 1969, 304 s., 12.50 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 15.
  50. 100 soruda türkiye’de gerici akımlar doç. dr. çetin özek, kasım 1968, 221 s., 10 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 3.
  51. 100 soruda türkiye’de devletçilik doç. dr. korkut boratav, mart 1974, 382 s., 25 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 41.
  52. 100 soruda türkiye’de kamu iktisadi teşebbüsleri (kit) prof. dr. yakup kepenek, 1993 (2. baskı), 191 s., 4,000 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 57.
  53. 100 soruda türkiye’de roman ve toplumsal değişme fethi naci, kasım 1981, 517 s., 400 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 50.
  54. 100 soruda türkiye’de şehirleşme, konut ve gecekondu prof. dr. ruşen keleş, kasım 1978 (2. baskı), 238 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 30.
  55. 100 soruda türkiye’de mezhepler ve tarikatlar abdülbaki gölpınarlı, kasım 1969, 304 s., 12.50 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 15.
  56. 100 soruda türkiye’de işçi hareketleri kemal sülker, ağustos 1973 (2. baskı), 247 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 4.
  57. 100 soruda türkiye’de bankacılık dr. öztin akgüç, aralık 1987, 261 s., 3,000 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 54.
  58. 100 soruda türkiye’de toprak meselesi prof. dr. suat aksoy, aralık 1971 (2. baskı), 176 s., 10 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 5.
  59. 100 soruda türkiye’de din ve siyaset dr. ahmet yücekök, şubat 1976 (2. baskı), 159 s., 15 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 27.
  60. 100 soruda türkiye’de kapitalizmin gelişmesi özlem özgür, eylül 1975 (2. baskı), 253 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 32.
  61. 100 soruda türkiye’de gerici akımlar doç. dr. çetin özek, kasım 1968, 219 s., 10 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 3.
  62. 100 soruda türkiye’de devletçilik doç. dr. korkut boratav, mart 1974, 381 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 41.
  63. 100 soruda türkiye’de yabancı sermaye prof. dr. kenan bulutoğlu, ocak 1970, 246 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 17.
  64. 100 soruda türkiye’de gerici akımlar doç. dr. çetin özek, kasım 1968, 219 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 3.
  65. 100 soruda türkiye’de din ve siyaset dr. ahmet yücekök, ekim 1971, 160 s., 10 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 27.
  66. 100 soruda türkiye’de bankacılık dr. öztin akgüç, aralık 1987, 261 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 54.
  67. 100 soruda türkiye’de din ve siyaset ahmet yücekök, aralık 1983 (3. baskı), 112 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 27.
  68. 100 soruda türkiye’de işçi hareketleri kemal sülker, şubat 1976 (3. baskı), 296+ s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 4.
  69. 100 soruda türkiye’nin dış politika tarihi prof. dr. edip çelik, haziran 1969, 222 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 8.
  70. 100 soruda türkiye iktisat tarihi (i. osmanlı ekonomik tarihinin temelleri) prof. niyazi berkes, temmuz 1969, 144 s., 7.50 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 10.
  71. 100 soruda türkiye iktisat tarihi (osmanlı devletinin ekonomik çöküşü) [cilt: 2] prof. niyazi berkes, aralık 1975 (2. baskı), 349 s., 30 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 11.
  72. 100 soruda türkiye sanatı tarihi doğan kuban, kasım 1981 (4. baskı), 304 s., 300 tl, gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 22.
  73. 100 soruda xix. yüzyıl türk edebiyatı (tanzimat ve servetifünun) rauf mutluay, nisan 1970, 252 s., gerçek yayınevi, 100 soruda dizisi: 21.

Y9 Bereketi

0
  1. Yusuf Has Hacip
  2. Yesevi, Ahmed
  3. Yükneki,  Edip Ahmet
  4. Yunus Emre
  5. Yavuz Sultan Selim, 1470
  6. Yahya, Taşlıcalı, 1498
  7. Yanyalı Şemseddin Sami, 1850
  8. Yazır, Elmalılı Hamdi, 1870
  9. Yahya Kemal Beyatlı, 1884

Yenisey-Orhun-Ahlat-Eyüp Yazıtları

0

yenisey yazıtları ile ilgili görsel sonucu

Yenisey

yenisey yazıtları ile ilgili görsel sonucu

Yenisey

orhun yazıtları ile ilgili görsel sonucu

Orhun

orhun yazıtları ile ilgili görsel sonucu

Orhun

Yenisey-Orhun-Ahlat-Eyüp Yazıtları ile ilgili görsel sonucu

Ahlat

Ahlat

Ahlat

eyüp yazıtları ile ilgili görsel sonucuEyüp

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/fatih-cekirge/bitlisteki-bu-mezarlar-her-seyi-anlatiyor-40574963

Endülüs ve Eyüp

0

Avrupa’nın güney batı ucunda 800 yıla yakın yaşanan (711-1492)  Endülüs Medeniyetler İttifakı,1453’den itibaren Eyüp merkezli olarak bu sefer Avrupa’nın güney doğusunda ülkemizde yaşanmaktadır.

endülüs haritası ile ilgili görsel sonucu

Çeşme kültürümüz, İstanbul

0
  1. Acıçeşme,
  2. Alman Çeşmesi
  3. Aynalıçeşme,
  4. Ayrılık Çeşmesi
  5. Azapkapı Çeşmesi,
  6. Çatalçeşme
  7. Çeşmemeydanı
  8. Çırçır,
  9. Çobançeşme,
  10. Çukurçeşme,
  11. Gümüşsuyu,
  12. Horhor
  13. III Ahmet Çeşmesi,
  14. Kazlıçeşme
  15. Kuruçeşme
  16. Küçüksu Valide Çeşmesi
  17. Selami Çeşme
  18. Soğukçeşme
  19. Söğütlüçeşme
  20. Tophane Çeşmesi,
  21. Valideçeşme,
  22. Zincirlikuyu,

Çeşmeler Su kültürünün esas büyük ve göz önündeki örnekleriyse meydan çeşmeleridir. Bunların bir kısmı sebilli meydan çeşmesidir. Bunlardan en meşhuru Topkapı Sarayı kapısı önündeki III. Ahmed Sebilli Meydan Çeşmesi (1728)’dir. Bir diğer sebilli meydan çeşmesi örneği de Azapkapı’daki Saliha Sultan Çeşmesi (1732)’dir. Bunların dışında sadece meydan çeşmesi özelliği taşıyan III. Ahmet’in Üsküdar’daki (1728), Sultan I. Mahmud’un Tophane Meydanı’ndaki (1732) çeşmeleri ile Ortaköy Meydanı’nda Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın (1732), Kabataş’ta Hekimoğlu Ali Paşa’nın (1734), Küçüksu Kasrı önünde (1806) ve Eyüp’te (1801) sebilli çeşme olarak Mihrişah Sultan’ın adını taşıyan çeşmeler önemlidir. Değişik bir mimariye sahip olması bakımından Sultanahmet’teki Alman Çeşmesi (1901, Mimar Schoele) de dikkate değerdir. III. Ahmet Çeşmesi, Topkapı . 134 . ŞehirveKültür: İstanbul . 134 . ŞehirveKültür: İstanbul Duvar çeşmelerinin en meşhur ve görkemlisi Üsküdar’daki Hüseyin Avni Paşa Çeşmesi (1874)’dir. Üsküdar Balaban’da Sineperver Hatun Çeşmesi, Emirgân I. Abdulhamit Çeşmesi (özellikle kitabesiyle önemlidir, 1783), Beşiktaş Valide (1839) ve Galata Bereketzâde (1786), Maçka dörtyüzlü II. Abdülhamit (1901) çeşmeleri de yine dikkat çekici örneklerdendir. Meslek çeşmeleri grubundan Kaptan Paşa Çeşmeleri üzerlerinde gemici motifi bulundurmaları dolayısıyla İstanbul’a has bir mimari özelliktir. Bunlar arasında özellikle Kasımpaşa semtinde olanlardan Cezayirli Gazi Hasan Paşa Çeşmesi’ni ve Süleyman Kaptan Çeşmesi’ni söyleyebiliriz. Yukarda saydığımız şehir içi çeşmeleri dışında İstanbul’daki çeşme türlerinin en güzel örneklerini saraylarda da görebiliriz. Çinili Köşk’te, Topkapı Sarayı’nda, Yıldız’da, Dolmabahçe’de değişik dönemlerden kalan, son derece ince işçilik ürü nü çeşmeler bulunmaktadır.

By Bilge Tonyukuk Enstitüsü zaman: Eylül 29, 2017

Hz. Mevlanın bir şiiri

0
Lütfen satır satır düşünerek, okuyun:
_____

“Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım…

Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi.
Ağladım…

Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı
an olduğunu;
aradaki bölümün,
ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim…

Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla.
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim…

İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu.
Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim…

Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi.
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu.
Sevginin;
güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim…

İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu.
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim…

Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için;
önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim…

Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için;
ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin,
bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim…

Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra.
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana…

Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi.
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi…

Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta.
Sonra;
kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği
fikrine vardım.
Sonra da asıl yürüyüşün; kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım…

Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim…

Namusun önemini öğrendim evde…
Sonra yoksundan namus beklemenin;
namussuzluk olduğunu.
Gerçek namusun, günah elinin altındayken,
günaha el sürmemek olduğunu öğrendim…

Gerçeği öğrendim bir gün
Ve gerçeğin acı olduğunu.
Sonra kararında acının, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim…

Her canlının ölümü tadacağını,
Ama sadece bazılarının
hayatı tadacağını öğrendim…

Ben dostlarımı
ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya;
Kalp durur,
Akıl unutur.
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur..