Ana SayfaBilgelikBilge’lerBilge Güç ve Bilgelik Yolu

Bilge Güç ve Bilgelik Yolu

Bilgelik Kavramı:

Bilgelik konusu bin yıllık bir zaman diliminde Asya’nın kuzey doğusundan, Avrupa’nın güney doğusuna aşağıdaki filozoflar tarafından incelenmiş, eserler verilmiştir. Ülkemizde bu düşünürler hakkında yayınlanan kitap sayıları da aşağıdaki gibidir. Tek başına Aristo hakkında yayınlanan kitaplar diğer beş düşünürden çok daha fazladır.

  •          Lao Tzu        MÖ  604, Henan, Çin………………………..27 kitap
  •          Buda            MÖ 563-483 …………………………………… Hindistan
  •          Pisagor        MÖ 570 – MÖ 495, Sisam adası İyonya  ilk filozof
  •          Konfüçyus   MÖ  551…………………………………………….76 kitap
  •          Sun Tzu        MÖ 500……………………………………………. 41 kitap
  •          Plátōn          MÖ 427 – MÖ 347…………………………… 531 kitap
  •          Aristo           MÖ 384-322………………………………………242 kitap
  •          Tonyukuk    MS 646  (Aristo’dan 1000 yıl sonra)…..…..7 kitap

Bahis konusu düşünürlerin görüş farklılıkları dört ana felsefe akımı olarak sınıflanabilir:

  •          Çin: Taoizm, Konfüçyus
  •          Hindistan: Budizm
  •         Eski Yunan: Pisagor, Platon, Aristo
  •          Türk: Tonyukuk, Kurucu Düşünürler (X)

Taoizm ve Budizm akımları Türkler ve Çinliler tarafından aynı gerekçelerle (bireycilik felsefesi ve statik dinginlik) reddedilmiştir. Çin (Konfüçyus) ve Eski Yunan (Aristo) felsefelerinde barbarlar kategorisi mevcuttur. Çin’in Merkez Havza Hanedanlıkları Türkler arasında bilinçli olarak Konfüçyus’un öğretilerini yaymıştır. Merkez Havza halkları da Türk bölgelerine gidip Konfüçyus öğretilerini yaymaya çalışmışlardır. Kaynak: He Xingliang-Guo Hongzhen Çinlilerin Gözünden Türklerin Tarihi, İstanbul, Ocak 2015, ss. 165.

Konfüçyus geleneği “barbar”ların Çin kültürüne asimile edilerek etkisiz hale getirilmesini öngörmekteydi. Tonyukuk yazıtının ilk üç satırı Çin hakimiyetine ayrılmıştır ve buradaki uyarıların altında geçmişte yaşananlardan elde edilen bilgilerin yanı sıra Konfüçyus felsefesinin anlaşılmasının da payı vardır. Aristoteles de “Yunanlıların barbarlar üzerine tartışılmaz üstünlüğü” görüşüne sahipti.  Alaeedin Şenel’in “Sağcı Düşünüşün Kritik Tarihi” (Doğan Yayınevi, İstanbul, 1968) kitabı bu konudaki sayısız örneklerle bezenmiştir.

Düşünürler doğu-batı eksenine indirgenerek düşünce faaliyeti sınırlanmış ve etkileşimden kopartılmıştır. Doğu ve Batı felsefeleri, Konfüçyus ve Aristo özelinde farklılıklar temelinde ayrışmışlar, fakat görüldüğü kadarıyla “barbarlar” konusunda aynı tepkileri vermişlerdir. Türkler ise Bilge Tonyukuk’dan başlayarak bilgelik temelli düşünceler geliştirmişlerdir. Düşünce tarihini Aristo’dan dolayısıyla Batı’dan başlatan anlayışın sorgulanması Dünya Düşünce Tarihi’nin düzgün ve kapsamlı bir okumasının yapılması gerekir. http://www.aksam.com.tr/yazarlar/h-humeyra-sahin/dogulular-ve-batililar-neden-birbirinden-farkli-dusunurler–c2-c2/haber-622956

Bilgelik kavramının bileşenleri;

Bilgelik kavramını irdeleyen Prof Mazhar Bağlı konuyu aşağıdaki alt kavramlar özelinde değerlendirmektedir;

Bilge Adam, Bilgeler, Birleştirici, Birlikte Yaşam, Birliktelik, Değer, Farklılaşma, Farklılıklar, Kendilik, Kendini Bilmek, Kişiler, Ortak Evrensel Değerler, Ortak Payda, Öteki

BAĞLI, Mazhar (2014). “Bilgeler ve Birlikte Yaşama Kültürü”. Türk Dünyası Bilgeler Zirvesi: Gönül Sultanları Buluşması Türk Dünyası Bilgeler Zirvesi: Gönül Sultanları Buluşması. 26-28 Mayıs 2014. Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı (TDKB). Eskişehir, ss.491-494 (http://bilgelerzirvesi.org).

Bilge Tonyukuk Yazıtını incelediğimizde özellikle kendilik bilinci, birliktelik, ortak payda ve öteki kavramları, bilgelik bileşenleri olarak göze çarpmaktadır. Tonyukuk hem kendisini, kendi değerlerini hem de ötekiyi (Çin) iyi tanımaktadır, Çin’de doğmuş ve eğitimini de Çin’de almıştır. İlk yazılı eserimizi de ortaya koyması, bildiği haliyle kendisini ve kendi değerlerini gelecek kuşaklara aktarmak adınadır. Kendisi olarak kalmak, ötekinin içinde erimemek adına Bilge Kağan’ın budistleşme ve şehirleşme önerilerini reddetmiş ve ortaya bir miras çıkarmıştır. Kendisinden binlerce yıl önce yaşayan Konfüçyus ise ötekinin Çinlileştirilmesini, bir düşünce mirası olarak bırakmıştı.

Bilge Tonyukuk Yazıtında Kendilik Bilinci

(B 1) Bilge Tunyukukben kendim, Çin yönetimi sırasında doğdum. Türk halkı (o zaman) Çin’e bağımlı idi.

(B 2) Türk halkı, (kendi) hanını bulmayınca, Çin’den ayrıldı; han sahibi oldu; (fakat) hanını bırakıp Çin’e yeniden bağımlı oldu. Tanrı şöyle demiş olmalı : “(Sana) han verdim,

(B 3) hanını bırakıp (yine) bağımlı oldun.” (Türk halkı yeniden) bağımlı olduğu için Tanrı “Öl!” demiş olmalı. Türk halkı öldü, mahvoldu, yok oldu. Türk Sir halkının ülkesinde

(B 4) boy kalmadı. Dağda bayırda kalmış olanları toplanıp yedi yüz (kişi ) oldu. (Bu yedi yüz kişilik kuvvetin) iki bölüğü atlı idi, bir bölüğü yaya idi. Yedi yüz kişiyi

(B 5) sevk eden üstleri “Şad” idi. “Sözcüm ol!” dedi; sözcüsü ben idim, Bilge Tunyukuk. “(Bunu) kağan mı yapayım?” dedim, düşündüm: İnsan zayıf boğalarla semiz boğaları uzaktan

(B 6) bilmek zorunda kalsa, hangilerinin semiz boğa, hangilerinin zayıf boğa olduğunu bilmez imiş diye öylece düşündüm. Ondan sonra, Tanrı akıl verdiği için, (onu) ben kendim kağan yaptım. Bilge Tunyukuk Buyla Bağa Tarkan 

(B 7) sayesinde İlteriş kağan olarak güneyde Çinlileri , doğuda Kıtay’ları, kuzeyde Oğuz’ları pek çok öldürdü. Danışmanı (ve) kumandanı ben idim. Çuğay (dağlarının) kuzeyinde, Karakum’da oturuyor idik.

(G 5) Kağanıma ricada bulundum. Şöyle ricada bulundum: “Çinliler, Oğuz’ lar (ve) Kıtay’ lar, bu üçü birleşirlerse

(G 6) (biz) çaresiz kalırız. Kendi iç (kuvvetler)i (ile) dış (toprakları tutmuş gibiyiz. (Bir şey) yufka iken (onu) delmek kolay imiş, ince olanı (da) kırmak kolay; yufka, kalın olursa (onu) delmek zor imiş, ince

(G 7) yoğun olursa (onu) kırmak zor imiş. Doğuda Kıtay’dan, güneyde Çin’den, batıda batıdan, kuzeyde de Oğuz’lardan gelecek iki üç bin (kadar) askerimiz var mı ne?” Böylece ricada bulundum.

(G 8) Kağanım, (benim) kendiminBilge Tunyukuk‘un arz ettiğim ricamı dinlemek lutfunda bulundu. “(Orduyu) gönlünce sevk et!” dedi. Kök Öng ırmağını geçerek (orduyu) Ötüken dağlarına doğru sevk ettim. İngek gölcüğü ile Tola (ırmağın)dan Oğuz’lar (üzerimize) geldi.

(G 9) Ordusu (altı bin kişilik) imiş. Biz iki bin kişi idik. Savaştık. Tanrı buyurdu, (Oğuz’ları) bozguna uğrattık ; ırmağa düştüler. Bozguna uğrayanları da yollarda ölüp kaldılar. Ondan sonra Oğuz’ların hepsi geldi, (boyun eğdi).

(G 10) (Türk hakanını), Türk halkını Ötüken toprağına ben kendim, Bilge Tunyukuk, (getirdim). (Türk halkı) Ötüken toprağına yerleşmiş diye haber alıp güneydeki halklar, batıdaki, kuzeydeki ve doğudaki halklar (üzerimize) geldiler.

(K 1) arz ettim. Orduyu yürüttüm. (Beylere) “Askerleri atlara bindirin!” dedim. Ak Termel (ırmağını böylece) geçerek zaman kazandım. (Askerleri) at üzerine bindirip karları söktüm. Yukarıya doğru, atları yedeğe alarak, yaya vaziyette ağaçlara tutuna tutuna (askerleri) dağa ağdırdım

(K 7) Hatun yok olmuş idi. “Onun cenaze törenini ) yaptırayım” dedi. “Ordu, (siz) gidin,” dedi, “Altay dağlarında oturun,” dedi. “Kumandan (olarak) İnel Kağan ile Tarduş’ların Şadı görev yapsınlar!” dedi. Bilge Tunyukuk‘a, bana dedi (ki):

(K 8) “Bu orduyu sevk et,” dedi, “(suç işleyenlerin) cezalarını dilediğin gibi ver. Ben sana (daha) ne diyeyim?” dedi, “(Düşman) gelir ise görülüp gelir; gelmez ise haberlerini alarak oturun!” dedi. Altay dağlarında oturduk.

(K 9) Üç kaçak kişi geldi. Sözleri bir (idi): “Kağanları orduyla sefere çıktı. On-Ok ordusu tümüyle sefere çıktı diyorlar. Yarış ovasında toplanalım !” demiş. Bu sözleri işitip kağana bu haberi gönderdim. Kağan tarafından yanıtı (şöyle)

(K 10) getirdiler: “Oturun!” diye, demiş. “Atlı devri yeleri ve gözetleme kulelerini iyi yerleştir. Baskına uğratma!”, demiş. Bögü Kağan, bana böyle (haber) göndermiş. Apa Tarkan’a (ise) gizli mesaj göndermiş: “Bilge Tunyukuk, aksi mizaçlıdır, öfkelidir.

(K 11) Orduyu sevk edelim, diyecektir. Kabul etmeyin!” Bu haberi duyunca orduyu sevk ettim. Altay dağlarını yolsuzun aştık, İrtiş ırmağını geçitsizin geçtik. Geceleri akın ettik. Bolçu’ya tan atarken vardık.

İKİNCİ TAŞ

(B 1) (Bu arada bir) haberci getirdiler. Sözleri şöyle: “Yarış ovasında yüz bin asker toplandı” diyor. Bu haberi duyunca beyler hep birlikte

(B 2) “Dönelim; temizin (yani “savaşıp yenilmemişin”) utancı (savaşıp yenileninkinden) daha iyidir!” dediler. (Ben de şöyle dedim:) “Ben şöyle diyorum, ben Bilge Tunyukuk: Altay dağlarını aşarak geldik, İrtiş ırmağını

(B 3) geçerek geldik. (Buralara kadar) gelenler “(Geliş) zor( du)!” dediler, (ama pek de zorluk) hissetmediler. Galiba, Tanrı Umay, kutsal Yer ve Su (ruhları bize) yardımcı oluverdiler. Niye kaçıyoruz?

(G 3) “Tanrı Oğlu” denilen dağlara (kadar) vardığı hiç yok imiş. O topraklara (Türk halkını) ben Bilge Tunyukuk götürdüğüm için

(G 4) sarı altınları, beyaz gümüşleri, kızları kadınları, hörgüçlü develeri ve ipekli kumaşları fazlasiyle (önümüze) getirdiler. İlteriş Kağan akıllı olduğu için,

(G 5) cesur olduğu için, Çinlilerle on yedi (kez) savaştı, Kıtay’ larla yedi (kez) savaştı , Oğuz’larla (da) beş (kez) savaştı. Bu sırada sözcüsü

(G 6) de ben idim, düşmanla savaşanı da ben idim.

 İlteriş Kağan’a, Türk Bögü Kağan’a, Türk Bilge Kağan’a 

(D 1) Kapgan Kağan yirmi (yedi yaşında?) ……….. idi. (Onu ben) Kapgan Kağan (olarak) tahta oturttum. Geceleri uyumadan,

(D 2) gündüzleri oturmadan, kızıl kanımı akıtarak, kara terimi döktürerek hizmet ettim. Uzak mesafelere keşif devriyeleri gönderdim,

(D 3) gözetleme kulelerini (yerli yerince) koydurtum. Dönen düşmanı (geri) getirirdim. Kağanımla seferlere çıktık. Tanrı esirgesin,

(D 4) bu Türk halkı içinde zırhlı düşmanların akınına imkan vermedim, (kuyruğu) düğümlü (düşman) atlarını koşturtmadım. İlteriş Kağan kazanmasa (idi),

(D 5) ve ben kendim kazanmasa (idim) devlet de halk da olmayacak idi. (Kağan) kazandığı için ve ben kendim kazandığım için,

(D 6) devlet de devlet oldu, halk da halk oldu. Şimdi ben kocaldım, yaşlı oldum. Herhangi bir ülkedeki kağanlı (yani “bağımsız”) bir halkın

(D 7) böylesi bir (devlet adamı) var ise, (o halkın) ne (gibi) bir sıkıntısı olacak imiş?

(D 8) Türk Bilge Kağan(ın) hükümdarlığında yazdırttım. Ben Bilge Tunyukuk.

(K 1) İlteriş Kağan kazanmasa (idi), (ya da hiç) olmasa idi, ben kendim Bilge Tunyukuk kazanmasa (idim), (ya da) ben hiç olmasa idim,

(K 2) Kapgan Kağan Türk Sir halkı ülkesinde boy da, halk da, insan da hiç olmayacak idi.

(K 3) İlteriş Kağan ve Bilge Tunyukuk kazandığı için Kapgan Kağan’ın Türk Sir halkının gelişmesi (işte) bu(dur).

(K 4) Türk Bilge Kağan, Türk Sir halkını, Oğuz halkını besleyerek tahtta oturuyor.

Kaynak: Orhon Yazıtları, Talat Tekin, Simurg, İstanbul, 1995 

  • Bilge: Tonyukuk Yazıtı, satır 10.21.29 (Tunyukuk Yazıtı, Talat Tekin)
  • Bilge Kişig Edgü Alp Kişig Yorıtmaz Ermiş [Bilge Kişiyi, İyi Alp Kişiyi Yürütmezdi]Ytü: [ Osmanlıcadan Türkçeye Cep Kılavuzu, 1935]
  • Bilge = Mütebahhir, Allâme
  • Etü Bilge Bilgili Kişi, Bilgin < Etü Bil- +Ga
  • → bil-
  • Türkiye Türkçesinde 15. Yüzyıldan sonra unutulmuş bir kelime iken Dil Devrimi döneminde yeni anlam yüklenerek yazı diline ithal edilmiştir.
  • Benzer sözcükler: bilgelik

Bilgeler Zirvesi 26-28 Mayıs 2014, Eskişehir  150 adet bildiri aralarında Bilge sıfatı ile anılan Bilge Tonyukuk yoktur.

Sofya:  bilge

Filozof: bilgeleri seven kişi. Sofya kayboldu, filozofya başladı. Böylece batıda felsefe, aslında bir düşüncenin başlangıcı değil aslında inhitat (çöküş) sürecidir. Çünkü, Sofya kayboldu, yerine Filozofya başladı…

Bilgelik sıfatı Tonyukuk’a Halk tarafından verilmiştir. Yazmak, bilgeliktir. Çünkü bilgi yaratılmış ve paylaşılmıştır.

Bilgelik 3Y

  •          Yazı
  •          Yabancılaşma
  •          Y Felsefesi (yaptım, yürüttüm)

Y Zihniyeti: Hareket

3A Yabancılaşma

  •          Avrupa-Amerika
  •          Arap
  •          Acem

Felsefe: Dil+Düşünce (Tonyukuk) + Akıl (Maturidi) +Eğitim (NizamülMülk) + Maya (YHH, Yesevi, Yunus)

  • Bilgelik= Düşünce +Eylem
  • Bilgelik; K2 dir, Kalem ve Kılıçların Efendisidir. Fikrini Fetihle birleştirendir. Düşünen ve uygulayandır. Fikreden ve fetheden; fatih olandır.
  • Bilge: Sofya: AyaSofya: Kutadgu Bilig

Aristonun öğrencisi İskender: Justinyanus. Roma Hukuku. Yusuf Has Hacip.

  • Sofya. Filibe. Aya Sofya (İstanbul). Kutadgu Bilig.
  • Bilgelik Yolu:41.Paralel. İpek Yolu
  • Aristo (Sofya) -İskender
  • Tonyukuk (Bilge) – İlteriş Kağan (Devlet); Kapgan Kağan (Fatih); Bilge Kağan (Bilge)
  • En kuvvetli savaşçı 9 Oğuzlar, Çin’de kaldı, Uygurlar özgür değiller.
  • 2 Damar: Kavmiyetçilik x Evrensellik (Tolstoy, Puşkin)

Dil, Düşünce, İş döngüsü

3D

  • ·         Dil,
  • ·         Düşünce,
  • ·         Devlet (Dil’deki Devlet: İl)

Yazı— Dil—Düşünce

Dil: İl kavramı

Yazıttaki Kavramlar:

  • ·         İl
  • ·         Bilge
  • ·         Budun

2li yapı:

  • Kavmiyetçilik x Birlik düşüncesi
  • Anadolu x Rumeli
  • 9 Oğuz x 10 Oğuz

700-1700 Vizyon 1000 yıl bizi götürdü. Asya Kazılarını, Ruslar 18.yüzyılda başlattılar. Arkeologlar hep Alman kökenli.

  • ·         Felsefe
  • ·         Fetih
  • ·         Fatih

Asya’nın doğusunda Sarı nehir boylarında Göktürklerin verdiği İstiklal mücadelesi, binlerce yol sonra bu seferde kıtaların birleştiği Çanakkale’de verilecektir. Fikir fukarası bir toplum olmak, suni karşıtlıklar yaratarak gürültü çıkarttırmak. Dil düşünceyi düşünce de devleti tetikledi. Türkler, bütünlüğü sağlama koruma yolunda coğrafyalarını değiştirmekte bir beis görmediler. Yazı neden geç kaldı çünkü kağıt ile tanışmamız Semerkant’a giden Arapların Çinlilerden kağıt yapımını öğrenmeleri sayesinde olmuştur. Avrupa da kağıdı Araplardan öğrenmiştir.

Mesaj:

  • ·         Aksiyon, Vizyon vb. yabancı sözcükleri kullanmamak.
  • ·         Dil yoluyla düşünceyi kolaylaştırmak, zenginleştirmek
  • ·         Dil ile kavram yaratmak

  • ·         İl
  • ·         İlgi
  • ·         İletişim

Dil’imizi keşfettik

Akıl Akıla
El Ele

Kutluk K. Bilge T.
Bilge T. Bilge K. Kültigin
Tonyukuk. Kutluk K. Kapgan K. Bögü K. Bilge K. KülTigin

By Bilge Tonyukuk Enstitüsü zaman: Mayıs 20, 2017

leventagaoglu
leventagaogluhttps://www.agaoglulevent.com
Düşünür, Araştırmacı Yazar, Şair. 1983 yılından buyana ihracat profesyoneli olarak çalışan Levent Ağaoğlu, 1997-2001 yılları arasında Hong Kong’da yaşadı; yaklaşan Büyük Asya Yüzyılı’nın ayak seslerini duydu hep. İsmail Gaspıralı’nın “Dil’de, Fikir’de; İş’te Birlik” idealinin peşinde koşarak Türk Evi, Düşünce ve İş Ocağı kitap serileri üzerinde çalışıyor; mütefekkir ve müteşebbis gözlem ve birikimlerini yazıya geçiriyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz


TWITTER

Son Eklenenler