Ana SayfaLiderlikLider’lerBilge Tonyukuk Yazıtı'nda (720) İstiklal Düşüncesi

Bilge Tonyukuk Yazıtı’nda (720) İstiklal Düşüncesi

Bilge Tonyukuk ben özüm Tabğaç ilirige kılındım. Türk budun Tabğaçka körür erti.
Bilge Tonyukuk ben kendim Çin ilinde kılındım. Türk milleti Çin’e tâbi idi.

Tonyukuk Yazıtı. Satır 1 

Sorun esaret idi ve bu esaretten Tonyukuk düşüncesi ile çıkılmış, İstiklâl elde edilmiştir. Sorun; fikir ile çözülmüştür. Sorunun nasıl çözüldüğü konusu ise ilk kez Tonyukuk tarafından yazıya geçirilmiştir. O halde; Fikir ve Dil, en değerli hazineler olarak Tonyukuk tarafından bizlere bırakılmıştır. Sorunun çözümü yolunda Dokuz Oğuzların ve Göktürklerin izledikleri farklı yollar da Türk Düşüncesinde iki farklı ana akımın başlangıcını teşkil etmiştir; zaman boyutunda ise Dokuz Oğuzlar (Uygurlar), Çin esaretinde kalmışlar, Göktürk’lerin çizgisini temsilen Türkiye Cumhuriyeti ise bağımsız bir devlet olarak bambaşka bir coğrafyada varlığını sürdürmektedir.

“Gök-Türklerin İstiklâllerini kazanışları, kaybedişleri Orhun abidelerinde oldukça önem verilerek anlatılmış, İstiklâl’in kaybedilişinin millet için adeta bir ölüm olduğu, kazanılmasının ise yeniden diriliş olduğu, milletin bundan çok ders alması gerektiği önemle tavsiye edilmiştir. 630-680 yılları arasında devletin Çin esaretine düştüğü sırada birçok bağımsızlık hareketi olmuş, en sonunda 679’da başlayan isyan kıvılcımı 682’de devletin yeniden İstiklâl’ini kazanmasına sebep olmuştur. Bu da Gök-Türk devletinde İstiklâl’e verilen önemi gösteren en önemli vesikalardandır.“ [1]

Tonyukuk Yazıtındaki İstiklâl ile ilgili satırlar:

Bilge Tonyukuk Yazıtında İstiklâl Vurgusu[2]

  • Bilge Tunyukuk, ben kendim, Çin yönetimi sırasında doğdum. Türk halkı (o zaman) Çin’e bağımlı idi
  • Türk halkı, (kendi) hanını bulmayınca, Çin’den ayrıldı; han sahibi oldu; (fakat) hanını bırakıp Çin’e yeniden bağımlı oldu. Tanrı şöyle demiş olmalı : “(Sana) han verdim,
  • hanını bırakıp (yine) bağımlı oldun.” (Türk halkı yeniden) bağımlı olduğu için Tanrı “Öl!” demiş olmalı. Türk halkı öldü, mahvoldu, yok oldu. Türk Sir halkının ülkesinde
  • boy kalmadı.
  • Kapgan Kağan yirmi (yedi yaşında?) ……….. idi. (Onu ben) Kapgan Kağan (olarak) tahta oturttum. Geceleri uyumadan,
  • gündüzleri oturmadan, kızıl kanımı akıtarak, kara terimi döktürerek hizmet ettim. Uzak mesafelere keşif devriyeleri gönderdim,
  • gözetleme kulelerini (yerli yerince) koydurttum. Dönen düşmanı (geri) getirirdim. Kağanımla seferlere çıktık. Tanrı esirgesin,
  • bu Türk halkı içinde zırhlı düşmanların akınına imkân vermedim, (kuyruğu) düğümlü (düşman) atlarını koşturtmadım. İlteriş Kağan kazanmasa (idi),
  • ve ben kendim kazanmasa (idim) devlet de halk da olmayacak idi. (Kağan) kazandığı için ve ben kendim kazandığım için,
  • devlet de devlet oldu, halk da halk oldu. Şimdi ben kocaldım, yaşlı oldum. Herhangi bir ülkedeki kağanlı (yani “bağımsız”) bir halkın
  • böylesi bir (devlet adamı) var ise, (o halkın) ne (gibi) bir sıkıntısı olacak imiş?
  • Türk Bilge Kağan(ın) hükümdarlığında yazdırttım. Ben Bilge Tunyukuk.
  • İlteriş Kağan kazanmasa (idi), (ya da hiç) olmasa idi, ben kendim Bilge Tunyukuk kazanmasa (idim), (ya da) ben hiç olmasa idim,
  • Kapgan Kağan Türk Sir halkı ülkesinde boy da, halk da, insan da hiç olmayacak idi.
  • İlteriş Kağan ve Bilge Tunyukuk kazandığı için Kapgan Kağan’ın Türk Sir halkının gelişmesi (işte) bu(dur).
  • Türk Bilge Kağan, Türk Sir halkını, Oğuz halkını besleyerek tahtta oturuyor.

İlişkiler canlıydı. İlişkiler ve dil, düşünceleri geliştirmiş ve neticede kaybedilen İl (Devlet) tekrar kazanılmıştır. Kazandıranlar ise Çin Devletinde memur olarak görev yapan Türk soyluları Kutluğ ve Tonyukuk’dur. Görevleri müddetince Çin devletinde edindikleri ilişkileri ve açık noktaları ustaca değerlendirerek buradan İstiklâlini mücadele ile kazanacak olan yeni bir devlet çıkarmışlardır. Temel fikir ise Çin esareti altında yaşayan Türklerin yeniden hatıralarında yaşattıkları hürriyetlerine kavuşturulması idi.

Sadri Maksudi Arsal, Türk Tarihi ve Hukuk başlıklı kitabında esaretin nasıl Kutluğ-Tonyukuk ikilisi tarafından sonlandırıldığını ve yeni devletin kurulduğunu veciz bir biçimde satırlarına aktarmaktadır.

“Kutlug Çin diline vakıf bir Çin memuru idi. Çin’in kuzeyinde Çin seddine yakın Yünçung (Yun Zhong) denilen tutukluk mahallinde Çinliler namına Türklerin bir zümresini idare ediyordu. Kutlug’un babası da Çin’e tabi Türklerin bir zümresinin Tudun’u idi; vergi ve denetim işlerinden sorumlu olarak görev yapıyordu. Kutlug, Türk halkıyla daimi temasta idi. Çin’deki ve Çin haricindeki Türklerin ıstıraplarına, şikâyetlerine, gizli dileklerine ve hafi emellerine vakıftı. Kutlug, aynı zamanda Türklerin şifahi destanları ve Çinlilerin tarihi eserleri vasıtasıyla Türklerin parlak tarihini de öğrenmişti.

Çin kaynaklarında Çin’e tabi Türkleri idare eden Türk beylerinin oğullarının Çin payitahtında tahsil gördüklerine ve bilhassa Kutlug’un arkadaşı, Kutlug gibi Çin namına Çin’de Türklerin bir zümresini idare eden bir Türk beyinin oğlu olan Tonyukuk’un Çinlilerin örfü, adet ve medeniyetlerine bihakkın vakıf olduğuna dair sarih kayıtlar vardır. [3]

Kutluğ, sırrını itimat ettiği dostu Tonyukuk’a da açtı. Tonyukuk da kendisi gibi bir Çin memuru idi. Tonyukuk büyük tasavvurlar besleyen, büyük planlar kuran, gerçekleşmesi zor ve şüpheli teşebbüslere atılan adamlardan değilse de, çok akıllı, tedbirli ve malumatlı bir adam ve cesur bir kumandandı. Dostu Kutlug’a itimadı büyüktü. Kutlug’un zekâ ve dehasına hayrandı. Onun için Kutlug’un tasavvur ve teşebbüsüne tereddütsüz iltihak etti.  MS 680 senelerinde Çin Seddi civarında yerleşmiş Çin’e tabi Türkleri idare eden birer Çin memuru olan iki Türk, Çin’den uzak sahalarda yaşayan, Moğolistan’ın kuzeyindeki Türk oymakları arasına gidip İstiklâl için, Türk milletini tekrar hür ve müstakil kılmak için teşebbüse girişmeye karar verdiler. Hiç kimseyi haberdar etmeksizin evvela Kutlug, sonra Tonyukuk büyük bir idealin insan ruhunda yarattığı, sırrı bilinmeyen dinamik kuvvetin tesir ve teşviki altında kuzeye kaçtılar.

MS 682’de Çinlileri kati surette mağlup ve bütün kuzey Moğolistan’dan Çin memurlarını tardettikten sonra Türkler, Moğolistan’da yeni bir Türk devleti kurdular.“ [4]

Tutukluklarda tutsak olarak yaşayan Türkler kimliklerinden vazgeçmiyordu, o halde güç mayanın sağlamlığındandı. Çinlilere karşı Türklerin az sayıda olmalarına rağmen, maya nasıl mayaladığını çoğaltırsa, Türkler de mayalanan güçlü kimlikleri sayesinde, iki kişi ile başlattıkları isyan neticesinde devletlerine kavuştular. 682 yılına tarihlenen Kuruluş, 40 yıl sonra anıtlaşan Tonyukuk Yazıtında ve Orhun Yazıtlarında anlatısına da kavuşmuştur.

Bu güçlü maya Tonyukuk Yolundan ilerleyerek ulaşılan yeni coğrafyalarda daha da özlenecek, iletişim ve ilişkiler ağını son durak Anadolu ile Rumeli’yi de kapsayacak biçimde ilgi ile ilmek ilmek karşılıklı ileterek; birliğini daim kılacaktır.

Kutlug’un İstiklâl hareketinin başına geçip Çogay Kuzı’nda 5.000 kişiye ulaştığı zamana kadarki olaylar Köl Tigin bengü taşının doğu yüzünde, 10. satırın sonlarından başlayarak 11. ve 12. satırlarda anlatılır. 13. satırda “yiti yüz er bolmış” “yedi yüz er olmuşlar” cümlesiyle sona erer. Ancak anıtlarda ilahi ve millî bir anlatım vardı.

Türk milleti yok olmaya doğru giderken Türk Tanrısı ve Türk’ün kutsal yer suyu (vatanı) işe karışmış, “Türk bodun yok bolmazun tiyin, bodun bolçun tiyin” “Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye” İlteriş Kağan (Kutlug) ile İlbilge Katun’u Tanrı tepelerinden tutup yukarı kaldırmış. Kağan ve katunu Tanrı’nın tepelerinden tutup yukarı kaldırmış. Kağan ve katunu Tanrı’nın tepelerinden tutup kaldırması, onları başarıya ulaştırması anlamına geldiği gibi kağan olurken keçe üzerinde havaya kaldırma âdetini de vurgulamaktadır.

Kutlug’un başkaldırdığını işiten Köktürklerden dağda olanlar iniyor, şehirdekiler çıkıp isyana katılıyor, önce yetmiş kişi oluyorlar. Sonra Kutlug doğuya ve batıya ordu yürütüyor, Türkleri derleyip topluyor ve sayıları 700’ü buluyor. 12. satırdaki “tirmiş kubratmış” “derleyip toplamış” sözleri, Çin kaynaklarındaki “kaçan ve dağılanları topladı”, “dağılmış halkı toplayarak” ifadeleriyle bire bir örtüşmektedir. Ancak bengü taşlardaki 17, 70 ve 700 sayıları azlık ve çokluğu belirtmek için kullanılan muhtemelen kutsiyet de ifade eden sembolik sayılardır. 700 kişi artık yeterli bir çoğunluğu ifade eder ve bu, Çin kaynaklarında 5000’den fazla sözleriyle anlatılmıştır. 5.000’i gerçekçi bir sayı olarak kabul edebiliriz. [5]

Tengri yarlıkazu bo türk bodunka yarıklıg yagıg keltürmedim tügünlüg atıg yügürtmedim

Tunyukuk II D4 (54) (MS 720)

Tanrı esirgesin,  bu Türk halkı içinde zırhlı düşmanların akınına imkân vermedim, kuyruğu düğümlü düşman atlarını koşturtmadım.

Tonyukuk’un övünerek ve gururlanarak dile getirdiği bu ifade, halkın hürriyetini ve vatanın İstiklâlini gözetme konusunun ne denli önemli ve öncelikli olduğunu göstermektedir.

Tonyukuk, savaşçı ve kahraman ve bir komutan idi ve tarihe ise Bilge sıfatı ile geçmiştir. Demir Kapı seferi ile 8.yüzyılda başlattığı Bilgelik misyonu 1000’li yıllarda Kutadgu Bilig ile Türkistan’da hayat bulmuş ve Rumeli’ye ilk geçen Türklerden olan Sarı Saltuk ile Avrupa’ya da sıçramıştır. O halde Tonyukuk’un ilk kez kayda geçirdiği Türklük ile hayata geçen fikir birlikteliği ve yaşamı ile ortaya koyduğu Bilgelik; geçmişten gelen ve bizleri yarınlara da taşıyacak olan evrensel değerlerimizdir.

1.Göktürk Devletini yıkan Çinliler, Türkleri, Tutukluk (ing. protectorate) (çince duhu fu) olarak adlandırılan bölgelerde kontrol altında tutmaktaydılar. Yunzhong Tutukluğunda müfettiş olarak görevli olan Tonyukuk, isyan ve İstiklâl hareketine kaçarak katılınca, Tutukluk dönemi sonlanmış ve Türkiye’ye kadar uzayan Avrupa ile Asya yolları Türklere açılmıştır.

Tutukluk dönemini bitiren nedir sorusu sorulduğunda bunun cevabı fikir olarak gözükmektedir.

Kutluk Kağan ve Tonyukuk’un tutkulu bir fikri (İstiklâl), tutukluğu ve Tutukluk bölgelerinde tutsak edilen Türklük dönemini sonlandırmış; Türklerde fikri ideallerin ve tefekkürün önemini ortaya koymuştur.

Sözkonusu Tefekkür ilerleyen yüzyıllarda İslamiyet dairesine girildikten sonra; tasavvur ve teşebbüs şekillerindeki Bilgeliği daha da derinleştirmiştir. 1922’lerdeki Milli İstiklâl Mücadelesinde de tutsaklığa isyan ederek, Göktürk Devletinin İstiklâl misyonunu devam ettirmiştir. Türk Aklının ve Asya Düşüncesinin canlandırılması noktasında Bilge Tonyukuk Yazıtı, bir başlangıç noktasıdır ve ivme gücünü haizdir.

Çizgimiz Tonyukuk’un doğduğu Yun Zhong ile İstanbul ve Roma arasındaki 41.Paralel’dir. Bilge Güç Hattı, Sıfır Taşlarını birbirine bağlamaktadır. 41.enlem aynı zamanda gez-göz-arpacık çizgimizdir; batı-doğu arasındaki gidiş gelişlerimiz, her seferinde bizleri de daha zenginleştirecektir. Çizginin bir ucunda yer alan Çin ve diğer ucunda yeralan Avrupa bağlantıları yeni İpek Yolları ile imkânlarını sunmaktadır.

Yazmaya ilk yazarımız olan Bilge Tonyukuk ile başladık. Düşünce dünyamızda bağlantı kurduğumuz düşünce merkezleri Paris, Londra, Hicaz’a, Semerkant, Buhara’ya kadar gitmiş fakat Buhara’nın ötesine geçememiştir. Düşünce evrenimizi Tonyukuk Yazıtının yeraldığı, Türklüğün en doğu sınırına kadar genişletmeliyiz; karşımıza çıkacak olan Millet kavramıdır ki, en etkili anlatımına Tonyukuk’tan binlerce yıl sonra Mehmed Âkif ‘in satırlarında rastlamaktayız.

41.paralel, Çin’de Yunzhong’da Bilge Tonyukuk ile başlar, Semerkant’dan İmam Maturidi, Yesi’den Ahmet Yesevi ile yoluna devam eder, Balasagun’a uğrar Has Hacip’in Bilgelik kitabını Kutadgu Bilig’i de yanına alıp, İstanbul’a Sıfır Taşı’na Aya Sofya (Kutsal Bilgelik) Camii’ne ulaşır, Kızıl Elma Roma’sında Sıfır Taşı’na varır.  “41 kere Maşallah” Paraleli İslam’ın tüm yönlerini (Kuzey, Güney, Doğu, Batı) kapsayıcıdır 41. Enlem.

​KAYNAKLAR

[1] Taşağıl, Ahmet Gök-Türklerde İnsani Değerler ve İnsan Hakları ss.100

[2] Tekin, Talat, Tonyukuk Yazıtı, Simurg, İstanbul, 1994

[3] Hirt, Nachworte, p.14-15

[4] Sadri Maksudi Arsal, Türk Tarihi ve Hukuk, ss.259-260, Ankara Türk Tarih Kurumu, 2014. ss.243-247.

[5] Ahmet Ercilasun. Türk Kağanlığı ve Türk Bengü Taşları. Dergâh Yayınları. 2016

 

leventagaoglu
leventagaogluhttps://www.agaoglulevent.com
Düşünür, Araştırmacı Yazar, Şair. 1983 yılından buyana ihracat profesyoneli olarak çalışan Levent Ağaoğlu, 1997-2001 yılları arasında Hong Kong’da yaşadı; yaklaşan Büyük Asya Yüzyılı’nın ayak seslerini duydu hep. İsmail Gaspıralı’nın “Dil’de, Fikir’de; İş’te Birlik” idealinin peşinde koşarak Türk Evi, Düşünce ve İş Ocağı kitap serileri üzerinde çalışıyor; mütefekkir ve müteşebbis gözlem ve birikimlerini yazıya geçiriyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz


TWITTER

Son Eklenenler