Erol Göka – Levent Ağaoğlu diyor ki, Levent Bey’in sorusunu daha sormadım, bazen medyatik konulardan bir tanesidir, tarikatların siyaset hayatına etkisi ne kadar seçmen tarikata bağlı falan bazen basında konu oluyor bu. Levent Bey onu tersine çevirmiş diyor ki, geleneksel toplumda bu kadar önemli diyorsunuz, ne kadarı kapsıyordu bunun fikriniz var mı diyor ve biz tarikatleri o kadar proaktif anlattık ki yani önceden gidip manevi olarak fethediyor. Tekke ve zaviyeler kapanınca millet pasifize mi oldu? Diye siyasi bir soru çıkarmış oradan. Önemli gerçekten de hocam bunlar. Tekke ve zaviyeler kısmına ne diyeceksiniz bilmiyorum ama geleneksel toplumun işleyişinde yani tarikatler olmasaydı eğer toplumun tarikatle ilgili örgütlenmesi onların sosyal işlevleri olmasaydı toplumsal çok önemli yara almacağını kendim buradan söyleyebilirim.

Can Ceylan – Yani toplum hayatı insanların yüzde onu mu tarikate üyeydi onu bilmem ama tarikattaki insanları görebilirdiniz. Onlar görülebilir insanlardı. Mesela Seydi Sülük dediniz diyelim ki şimdi manevi toplumumuzda tarikatlara bağlı yüzde on insan var, öyle kabul edelim. O Seydi Sülük’ün neresinde olduğunu kestirebildiğimiz insanlarında görmemizde sorunlar var. Yani bu şu dergaha bağlıdır ve çok önemli yol katetmiştir. Kişilik olgunlaşmasında şu mertebeye gelmiştir, diye de göremiyoruz, keşke görsek yani modernliğin böyle sakatlığı da var. Mahalleye giren yabancıyı iki kere tur attığında tespit edebiliyorsun da, şimdi olgun kişiyi de tespitte dertlerimiz var. Yani Levent Bey’den bana da bunlar çağrıştırdı.

Can Ceylan – Belki de olgun kişi her devrin bir sahibi vardır. Her mahallenin bir sahibi olduğu gibi. Her devrin dervişi de eskiler gibi olmayacaktır. 21. yüzyıl Türkiyesinde, 21. yüzyıl dünyasında bu işlerin müridleri eskisi gibi değil. Onların da modernitenin vermiş olduğu bazı şeylerden uzaklaşmaları yani eskiden dervişler cep telefonu kullanmıyordu. Şimdi tarikatlarda dervişlerin cep telefonu kullanmasın demek abesle iştigal. O şimdi seni fiiye kadar götürür. Dolayısıyla o şimdi kitabında herkesin referans olarak aldığı kitapta gelişmişlik, sürekli bir yenilenme her yeni bir şanla diriliş varsa şey yapacaksınız. Bizde bir bakış açısı var biz belki gözlüklerimizi değiştirmemiz lazım.

Miyopsak hipermetrop gözlüğü takıyoruz ısrarla yakında bir problem varsa biz hâlâ yakın gözlük vermiş ama hangi gözlük olduğu belli değil arkadaş görüyordu bende göreyim şeklinde. Belki bakış açımızı bulunduğumuz noktayı yukarıdaysak aşağı inmek, aşağıdaysak yukarı çıkmak belki açımızı değiştirmek belki toplumun dışına çıkıp dışarıdan bakmak belki fazlasıyla içine girmek ama gerçekten kusur bulmak için değil de ne yapılıyor bunu görmek için bakış açısını geliştirmemiz lazım ama insanların derdi dediğim gibi ama farmakoloji bir şey benim bir derdim var bana bir ilaç yaz ben düzeleyim yarın sabah kalktığımda bambaşka olayım. Ne hiperaktivitem kalsın, ne stresi kalsın. İnsanlarda şimdi o kadar bir şey sunuluyor ki farmakolojik bir sistem varmış gibi. İki tane tasavvufla ilgili kitap oku üç tane sohbete katıl ol sana derviş. Ben olmadım o kadar da sohbete gittik bir haftadır geliyoruz gidiyoruz bir ay oldu iki ay oldu hâlâ ben rüyalarda eski rüyaları görüyorum. Bir değişiklik bende olmadı gene aynı şeyleri sinirleniyorum, aynı şeylere üzülüyorum. İnsanlarda hemen tedavi olma ihtiyacı var. Zaten tarikatlarda amaç erişmek değil yolda olmak tarikat kelimesinin espirisi o. Oldum denilen yerde yaşamıyoruz. Bu alem olunan yer değil, olma yolunda ilerleyen yer, yolun da ne zaman biteceğini biz bilmediğimiz için, bize düşen sürekli olarak yolda olmak.

– Manevi olgunlaşma esas şimdi Ender Bey’in yaygınlaşmasının bence de sakıncalarından biri de siz katılır mısınız, bilmiyorum. Yani hangi derviş dönerken cezveye katılırsa o manevi olgunlaşmada sanki daha ilerdeymiş gibi. Gösteri toplumu burası anlatabildim mi? Ve bu tasavvuf yolunun Seydi Sülük’ün çok bir yol olduğunu, asıl kişiliği geliştirmek olduğunu hep unutuyoruz ve hani bu kötü selefiliğe de fırsat çıkmış oluyor bence Selefiliği saygıyla karşılıyorum ama kötü selefilik gerçekten herkesi tekfir ediyor. Kesip biçiyor, bunu da fırsat hazırlanmış oluyor diye düşünüyorum.

– Muhakkak çünkü aslından koparılmış, ruhu gidip cesedi kalmış bir şey gözüküyor şu anda yani tasavvuf eşittir Mevlana, Mevlana eşittir semazen, semazen de her yerde karşımıza çıkan bir şey. Tamam insanın sosyal alanda her an bir yolda olma durumu olması lazım ama bu işin gösteri tarafı. Yani şimdi siz balerin olur olmaz bale yaptıramazsınız, sen boksör gel burda göster denmez. Isınması lazım, ona göre giyinmesi lazım falan. Aynı şekilde her zamanda bu olmazsa gittik biz bir şey yapmadılar. Ben bir şey anlamadım. Çünkü çok büyük beklentilerle gidiliyor. Oraya bir gideceksin hayatın değişecek, yıldız kapıların açılacak, başka bir boyuta geçeceksin öyle anlatılıyor çünkü. Sana orada dokunacaklar sen orada bütün şeylerinden sıyrılacaksın çıktığında bütün sinirleri alınmış harika bir insan olacaksın, beklenti bu.

– Beklenti bu yönde, tasavvuf aklında buna göre biçimlenmesi lazım. Artık karşımızda çok daha zor insanlar var. Herşeyi anında bekleyen hemen cezbeye katılacak, hemen yükselecek böyle beklentiler var. Bir kere burada dur diyecek bir şey lazım ve keşke eski tasavvuf terbiyesi olsa toplumumuzda da mesela psikoterapistler olarak bizim işimiz çok daha kolaylaşırdı. Ben bunu her yerde söylüyorum. Çünkü birbirine destek olan bakışlar bunlar diye düşünüyorum.

22 Şubat 2016

Erol Göka ile Harita Metod

 

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
leventagaoglu
leventagaogluhttps://www.agaoglulevent.com
Düşünür, Araştırmacı Yazar, Şair. 1983 yılından buyana ihracat profesyoneli olarak çalışan Levent Ağaoğlu, 1997-2001 yılları arasında Hong Kong’da yaşadı; yaklaşan Büyük Asya Yüzyılı’nın ayak seslerini duydu hep. İsmail Gaspıralı’nın “Dil’de, Fikir’de; İş’te Birlik” idealinin peşinde koşarak Türk Evi, Düşünce ve İş Ocağı kitap serileri üzerinde çalışıyor; mütefekkir ve müteşebbis gözlem ve birikimlerini yazıya geçiriyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz


TWITTER

Son Eklenenler