Tagore

Bengal dilinin, Hindistan’ın ve çağdaş Dünya Edebiyatı’nın en büyük isimlerinden olan Rabindranath Tagore, Kalküta şehrinde 7 Mayıs 1861 yılında dünyaya geldi. Çevresindekiler Üstad diyorlardı Tagore’ye, Gandhi ise Büyük Kılavuz diye selamlıyordu onu. Kendisi ise şair, bilge anlamına gelen Kavih adını benimsiyordu. 7 Ağustos 1941’de doğduğu şehir Kalküta’da yaşama veda eder.

Tagore, oğlu, iki kızı ve geliniyle

Tagore ve Gandhi, 1940

Siyasetçi kimliğinin yanında, şair, yazar, çevirmen olan Bülent Ecevit, Gitanjali’yi henüz 16 yaşındayken Türkçe’ye çevirmiştir.

Bugün yaşamayan Sanskritçe, eski Hint seçkinlerinin kullandığı bir dildi. Osmanlı’dan benzetme yapmak gerekirse, eski Hintliler’in bir tür Divan Edebiyatı dili gibiydi ve yalnızca din adamlarıyla üst kastlar gibi dar bir çevre tarafından kullanılıyordu. Buradan giderek, Sanskritçe’nin dar bir çevreye seslenen edebiyat ve kültür dili olduğu söylenebilir. Bu yüzden de eski Hint Edebiyatı’nın en önemli kollarından biri, Sanskrit Edebiyatı olarak anılıyordu. İlk defa M.Ö. birinci yüzyılda yazılı eserlerini veren bu dil binli yıllarda kastların yavaş yavaş yok olmaya başlamasına paralel olarak önemini yitirdi. Bugün ise sadece eski Hint Edebiyatı’na meraklı kişiler tarafından yaşatılıyor.

Ecevit, Dabindranath Tagore’la 14 yaşında tanıştı. Babasının okuduğu “Bahçıvan” adlı bir şiir kitabıyla Hint kültürünü tanıdı. Sebati Ataman’ın çevirdiği “Postane” adlı piyesini okudukça Hint Edebiyatı ve felsefesine olan ilgisi daha da arttı. Robert Koleji’nde okuduğu dönemde Tagore’un yazdığı ve Nobel Edebiyat Ödülü aldığı destanı Gitanjali’yi okudu. İngilizcesini okuduğu Gitanjali’yi Türkçe’ye çevirmeye karar verdi. Kitabı nesir olarak değil, şiir şeklinde Türkçe’ye aktardı.

Bülent ECEVİT (1925-2006)

1946 yılında Ecevit, Londra Basın Ataşeliği’nde mali kâtip olarak çalışmaya başladığında boş zamanlarını Bengalce ve Sanskritçe öğrenimine ayırdı. London School of Oriental and African Studies’e giderek bir süre dil dersi aldı. Bengalce’yi öğrendikçe Hint kültürü ve felsefesine hayranlığı büsbütün arttı. Bengalce’yi öğreten hocası Miss. Summers’tan dili doğrudan Gitanjali’yi çevirmeye başlatarak öğretmesini istedi. Hocasının olumlu bakması üzerine hem dil öğrenimini sürdürürken, hem de Tagore’un dokuz şiirini çevirme olanağı buldu.

Başbakan Ecevit’in, Hindistan gezisinde dilinden düşürmediği ve “43 yıldır siyasette kalabilmemin sırrı” dediği ünlü Hint destanı Bhagavad Gita, bilinmeyen bir tarihte yaşanan ve tam dört milyon askerin katıldığı bir savaşı anlatıyor. Ecevit, ünlü fizikçi Einstein, Alman yazar Herman Hesse ve psikanalist Carl Jung gibi isimleri de derinden etkileyen Bhagavad Gita’yı Sanskritçe aslından okuyup çevirmiş. Destanın ilginç bir yönü de mistik görünümüne karşın son derece laik görüşleri savunması.                                                                                                   Destan şöyle başlıyor: “Efendi Krişna şöyle dedi: Benzetmek gerekirse kökleri yukarı, dalları aşağı bakan ağaç yok olmaz. Bu sözler de o ağacın dalları gibidir. Bunları anlayan hayatın bilgisini de anlar.”                                                                                            

Ve muhtemelen Ecevit’in siyasetteki uzun ömrünü ve her düşüşten sonra yeniden dirilişinin sırrını açıklayan 15. bölümden bazı dizeler: “Sanjaya şöyle dedi: Arjuna yayı ile oklarını bir kenara attı ve içinde bulunduğu büyük üzüntünün ezikliği ile savaş arabasının yanına çöktü. Gözleri üzüntüden yaşlarla dolmuştu.” “Efendi Krişna şöyle dedi: Ey Arjuna, şu içinde bulunduğun kriz anında bu görüntün nereden çıktı? Bu yaptığın onurlu insana yakışmıyor.”  “Efendi Krişna şöyle devam etti: Eyy Arjuna, yenilgiye teslim olma. Bu sana yakışmıyor. Kalk ve kendine gel… ”    

Kaynak: İsmail Hakkı. Ecevit’in Sırrı Sanskritçe’de. Milliyet

Artık Gidiyorum

Artık gidiyorum,
Beni uğurlayan kardeşlerim,
Hepinize eğilerek ayrılıyorum.
Yalnız sizin son ve nazik sözlerinizi bekliyorum,
Uzun zaman komşuluk ettik ama
verebildiğimden çok aldım.
Şimdi gün ağardı,
karanlık köşemi aydınlatan lamba söndü,
Bir davet geldi ve ben yol için hazırım.
Bu ayrılık gününde bana bol şans dileyin
arkadaşlarım,
Beraberimde ne götüreceğimi sormayın.
Seyahatime boş eller
ve ümid eden bir kalple çıkıyorum…

(Çeviri: Bülent Ecevit)

Kaynak: Bülent Ecevit. Gitanjali İlâhiler, İş Kültür Yayınları.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
leventagaoglu
leventagaogluhttps://www.agaoglulevent.com
Düşünür, Araştırmacı Yazar, Şair. 1983 yılından buyana ihracat profesyoneli olarak çalışan Levent Ağaoğlu, 1997-2001 yılları arasında Hong Kong’da yaşadı; yaklaşan Büyük Asya Yüzyılı’nın ayak seslerini duydu hep. İsmail Gaspıralı’nın “Dil’de, Fikir’de; İş’te Birlik” idealinin peşinde koşarak Türk Evi, Düşünce ve İş Ocağı kitap serileri üzerinde çalışıyor; mütefekkir ve müteşebbis gözlem ve birikimlerini yazıya geçiriyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz


TWITTER

Son Eklenenler