Notice: _load_textdomain_just_in_time işlevi yanlış çağrıldı. td-cloud-library alan adı için çeviri yüklemesi çok erken tetiklendi. Bu genellikle eklenti veya temadaki bazı kodların çok erken çalıştığının bir göstergesidir. Çeviriler init eyleminde veya daha sonra yüklenmelidir. Ayrıntılı bilgi almak için lütfen WordPress hata ayıklama bölümüne bakın. (Bu ileti 6.7.0 sürümünde eklendi.) in /var/www/vhosts/agaoglulevent.com/httpdocs/wp-includes/functions.php on line 6121
Yaşayan Bilgeler (A-Z) - Levent AĞAOĞLU - Page 55
Ana Sayfa Blog Sayfa 55

Yaşayan Bilgeler (A-Z)

0
  1. Alev Alatlı
  2. Besim Dellaloğlu
  3. Doğan Göçmen
  4. Erol Göka
  5. İhsan Fazlıoğlu
  6. Kemal Sayar
  7. Kurtuluş Kayalı
  8. Mahmud Erol Kılıç
  9. Süleyman Seyfi Öğün
  10. Teoman Duralı

Kadir Gecesi: Oku! Yaz!

0

31 Mayıs 2019 Cuma

Efendimizin vahiy ile ilk kez buluştuğu Kadir Gecesinin Nuru, Alemlerin Rabbini tefekkür ile terennüm eden,  yüce gönüllü yüksek şahsiyetli kullardan olmayı tüm inananlara nasip etsin.

1- Yaratan Rabbinin adıyla oku!
2- O, insanı bir alekadan (embriyodan) yarattı.
3- Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.
4- O Rab ki kalemle yazmayı öğretti.
5- İnsana bilmediği şeyleri öğretti.

(Alak Suresinin İlk 5 Ayeti)

TEFEKKÜRLER OLSUN ! MEHMET GENÇ HOCA BÜYÜK MÜTEFEKKİR…

0

Tek tek çok değerli Türkler var. Ama kolektif olarak bilgi motivasyonuyla hareket eden bir sosyal grup henüz oluşmuş değil bence.  Ama oluşacak, yoksa bu dünyada yaşayamayız. MEHMET GENÇ Hoca..

Barkan’ı bir bilim adamı olarak tek gördüm dedim,ondan sonra da görmedim.İşi bilgi olan bir grubun oluşması lazım,bu hâlâ yok. MEHMET GENÇ

Bugünkü toplumsal yapımızın ortaya orijinal bir düşünce koyma şansı çok zor. MEHMET GENÇ Hoca

İlimi gerçekten isterse insan, ancak ulaşabilir. Barkan öyleydi, gecesi gündüzü araştırdığı konu ile yaşamaktan ibaretti. MEHMET GENÇ Hoca

Barkan, ilimden başka bir kaygı taşımıyordu.İlim istemek için hakikaten onunla hemhâl olmak, fenafil ilim olmak gerek. MEHMET GENÇ Hoca

Barkan böyleydi, bilmediklerini kendi gayretiyle bilmek isteyen, araştıran bir insandı. Onun için gece gündüz çalışıyordu. MEHMET GENÇ Hoca

Bilginin sınırlarında dolaşmak lazım, akıncı gibi, meçhule doğru… MEHMET GENÇ Hoca

By Bilge Tonyukuk Enstitüsü zaman: Şubat 10, 2018

“Türkiye’de ilmin kendiliğinden bir kıymeti yoktur, sadece siyaset veya sermayeyle ilişkilendiğinde, bu iki güce yaradığında birazcık kıymeti olur.”

“Marx, Kant, Smith gibi adamlar ellilerinden evvel ölselerdi elimizde hiç büyük eserleri olmazdı. Bunlar asıl eserlerini hep elli yaştan sonra yazmışlardır, kendinizi çok yaşlı saymayın, genç sayın. Herhalde altmış yaşına kadar insan sosyal ilimleri ancak öğreniyor, sonra ciddi eser verebiliyor, gerçi Türkiye’de hep öğreniyoruz zaten”

“Bu üniversiteyi kapattırmamak lazım, Üniversitenin ne olacağı belli değil daha, değil mi? Ne bu felaket geldi yahu, şimdi ne olacak peki Şehir’in durumu? Hakikaten ilim yapmak isteyen bir üniversite idi, ben kütüphaneye ne istediysem aldılar, çok cömert davrandı Şehir. Fakat cömert davranmadan ilim olmaz,”

“Mülkiye Kemalizm’in kalesi ve benim Osmanlı’yla ilgili şeylerimi hiç duymak istemediler, çalışmalarım hakkında yapılmak istenen bir konuşmayı reddettiler,”

İktisat Tarihçisi Mehmet Genç Hocamızın Konferans ve Söyleşileri

0

28 Haziran 2020 Pazar

İhracatımız Çin Seddi’ni Aşarken : Çin ve İnovatif Pazarlar

0

17 Ağustos 2014 Pazar

15 yıl önce İstanbul, Hong Kong’a hiç benzemiyordu, şu an çok benziyor, AVM’ler, tüketim toplumu.

Hong Kong, üç kıtaya hizmet ediyor: Asya, Amerika, Avustralya.

İstanbul da üç kıtaya hizmet ediyor: Avrupa, Asya, Afrika,

Çinliler, İstanbul ucuşlarını 8.8.1998 de başlattılar.


Hong Kong ile İstanbul arasında önemli bir benzerlik de İNSAN DEĞERİ ile ilgilidir:

-Hong Kong nüfusunun önemli bir kesimini, Mao’nun Kızıl Ordusu’nun girişi ile birlikte Şangay’dan kaçan ve sermayelerini de kaçıran Şangaylı mülteciler oluşturmuştur.

– İstanbul da aynı şekilde Rumeli’den (Bulgaristan, Yugoslavya) göçeden muhacirler ve Yunanistan’dan gelen mubadillerle zenginleşmiştir.

– Mülteci psikolojisi ve yasadıkları travmalar insanları, hayata daha çok bağlamış, işlerindedaha çalışkan ve verimli olmaya yönlendirmiştir.

• Sanılanın aksine 50 ülkeye yapılan ihracatta en yüksek fiyat Çin pazarında

• Küresel bir pazarda yerelleşmek için Mandarin Çincesi öğrendim,

• “Pazarla Yüzyüze” olmak için müşterilerle direkt çalıştım,

• Çince isim kullandım (Ai Li Min-halka hizmeti seven insan),

• Kurumsal kimliği güçlendirmek ve ürün çeşitliliğimizi kısıtlamamak için International Glass olarak kullanılan firma ismini Şişecam China olarak değiştirdim, çince ismini Cinşan (Altın) olarak kullandım.

İhracat Yollarında… 1989, Guangdong, Çin

• Çin’li büyük züccaciye ithalatçılarını araştırdım, buldum, bir elin beş parmağı idiler; hepsine de Paşabahçe ürünlerini sattım.

• Çince web sayfası oluşturdum,

• Şişecam Kimya grubu kökenli olmama rağmen, Paşabahçe’nin Çin’e ihracatında büyük artışlar sağladım.

• Çin’de deri fuarına (Şangay), Hong Kong’da züccaciye fuarına katıldım,

• Kimyasallar grubu ve Paşabahçe için Çin Pazarlama Planı’nı hazırladım.

• Çin’li kimya ve züccaciye müşterilerini İstanbul’a gönderdim
Tankrom: Çin’e 1987 yılında 100 ton ihracat ile başlayan serüven bugün 50,000 tona çıkmıştır.

Rakipler tarafından iflası öngörülen Tankrom markası, ihracat ile dünya lideri oldu.

Kültür Farkı
Çinli müşterimin showroom açılışına gittiğimde, misafirler ile dolu ortamda, ortaya getirilen bütün tavuktan ilk parçayı (but olarak) ev sahibi Mr.Ng’ın koparıp yemesi beni çok şaşırtmıştı.
Çinli sekreterime sebebini sorduğumda, tavuğun bereket simgesi olduğunu ve ofisinin bereket getirmesi için, ilk yemeği inancı gereği yediğini söylemişti.

Bilge Tonyukuk’un Seferleri

0

Kaynak: Atlas Dergisi

 

Kaynak: Yazı ekindeki Kaynakça’da belirtilen eserlerden yararlanarak harita tasarlanmıştır. Ana kaynak Tonyukuk Yazıtı’dır.

Bilge Tonyukuk’un Seferleri 693-717…50 yıllık Fetret’in (630-680) ardından gelen Fetihler…

 

Kahraman Bilge Tonyukuk’a Hasretimiz ile..
1 Eylül 2018 Cumartesi

Levent ağaoğlu , 1 Eyl 2018 Cmt, 12:21 tarihinde şunu yazdı:

21-31 Ağustos arasında Çin’de idim.
Ardından Tianjin, Puyang, Dongying’e 1500 km sefer yaptım.

Atam Tonyukuk’un seferler yaptığı Şantung eyaletinde gezindim.

Doğu Yüzü

[1] İki birig ertimiz. [İki] süm[üz b]oldı. Türk budun k[ılınğa]lı Türk kağan olurğalı Şantung balık[k]a taluy ögüzke tegmiş yok ermiş. Kağanıma ötünüp sü iltdim.
[1] İki bin idik. İki ordumuz oldu. Türk milleti kılmalı, Türk kağanı oturalı Şantug şehrine, denize ulaşmış olan yok imiş. Kağanıma arz edip ordu gönderdim.

[2] Şantung balıkka taluy ögüzke tegürtim. Üç otuz balık sıdı. Usın bunda ıtu yurtda yatu kalur erti. Tabğaç kağan yağımız erti. On Ok kağanı yağımız erti.
[2] Şantung şehrine, denize ulaştırdım. Yirmi üç şehir zaptetti. Uykusunu burda terk edip, yurtta yatıp kalırdı. Çin kağanı düşmanımız idi. On Ok kağanı düşmanımız idi.


Dönüşte THY uçağı Pekin’den havalandı ve Tonyukuk’un doğduğu Çugay Dağı semalarının Yun Zhong’un üzerinden geçerek Türkistan üzerinden Türkiye’ye ulaştık.
http://leventagaoglu.blogspot.com/2018/08/tonyukuk-ve-yun-zhong.html

Kahramanlarımızı her an bir vesileyle hissetmek ve anmak sonsuz bir güç veriyor.

Kaynak: Etienne de la Vaissière. Away From The Ötüken: A Geopolitical Approach To The Seventh Century Eastern Türks. https://www.academia.edu/

Filozoflar, bilgeler: Tonyukuk, Farabi, Yusuf Has Hacip, bunlar bizim açımızdan, filozoflar günümüzde eski Yunan mı, eski Türk mü? Yesevi’nin Çoban Ateşleri, Tonyukuk’un seferleridir esas. Beş ülkeye sefer yapmıştır. Çin, Moğolistan, Rusya, Özbekistan, Tacikistan. Yani Özbekistan, Tacikistan’ın ne kadar uzak olduğunu siz biliyorsunuz. Bakın, Çin Denizi Pasifik Okyanusu, orası Moğolistan. Bu bölgede yirmi üç tane şehir var, hepsine Tonyukuk sefer yaptı. Hadi bakalım, burdan yakalayalım, biliyor muyuz? Bu harita bir Fransız akademisyenden aldığım bir haritadır. Bizim profesörlerimiz, akademisyenlerimiz yazıp çiziyorlar mı? Tonyukuk’un zaptettiği yirmi üç şehiri yazıtında yazar. Ben kağanımla birlikte yirmi üç yere sefer yaptım diyor. Erdoğan Ağabey, Yesevi’nin sofra tutmasıdır bu. Sofrasıdır, siz şimdi bize nasıl sofra tuttunuz burada, kahvaltı ikram ettiniz, bu da onun aynısıdır.

Tonyukuk’ta eksik olan nedir?  Kartografya, kronoloji, kaynakça daha yok. Harita yok, zaman dizini yok, akademisyenler sadece harflerle uğraştılar, zemin yok, zaman yok, kaynaklar yok. Kardeşim Bülent Ağaoğlu Allah razı olsun kendisi oturdu… ben Tonyukuk’un Külliyatı’nı çalışan bir insanın. Erdoğan Ağabey nasıl Yeseviyle yatıp kalkıyor, bende Tonyukuk’la yatıp kalkan neden yatıp kalkıyorum, çünkü ilk yazarımız. Ben kimim? Ben yazar olmaya çalışan bir insanım. İlk yazarımız bizim. Yani benim naçizane fikrim, bizim yapabileceğimiz en önemli vazife yazmak. Kadim gecesinin iki anlamı vardır. Güç ve kuvvet, nereden gelir oku, yaz. Bu bize Allah’ın emri. Kaynakçasını yaptı kardeşim 150 kaynaktı. 200’lere doğru uzadı. Biz bunlarla yani haritayla, zaman, zemin, zihin bu üçüyle, bir de çalışmak durumundayız. Bizim üçlümüz bu zaman, zemin, zihin.

KAYNAKÇA:

  • Etienne de la Vaissière. Away From The Ötüken: A Geopolitical Approach To The Seventh Century Eastern Türks. https://www.academia.edu/

 

 

 

 

 

 

 

Bilgeler Geçidi…

0

Family History, Rumelia

0
24 Ağustos 2019 Cumartesi

Family History, Rumelia

Hamdi Funda                                 Şükrü Funda                                Cemal Funda                                                                       (Grandest Father)                        (Grand Father)

Yakova. Kosovo
                                                    Üsküp, Skopje, Macedonia

IMG_3417.JPG görüntüleniyor

Zekir Aga, Grandfather, Üsküp, Skopje, Macedonia

Cemal Funda, Grand Father, Üsküp, Skopje, Macedonia


Cemal Funda, Grand Father, Üsküp, Skopje, Macedonia

Cemal Funda, Grand Father, Üsküp, Skopje, Macedonia

İsmail Ağaoğlu, Grandest Father. Ustina, Pazarcık, Filibe (Plovdiv), Bulgaria

dedem yakup ağaoğlu.jpg görüntüleniyor

Yakup Ağaoğlu, Pazarcık, Filibe (Plovdiv), Bulgaria

Yakup Ağaoğlu, Pazarcık, Filibe (Plovdiv), Bulgaria

Türk Evi 

0

İngiliz Propaganda Ofisi Wellington Evi’nin (Wellington House) 37 adet melanet yayınlarına (1916-1918) cevaben 2018 yılından başlayarak TÜRK EVİ serisini başlatıyoruz. Kaynak: İngiliz Propagandası, Wellington Evi ve Türkler / Prof. Dr. Justin McCarthy Kaynak: Türkler Ansiklopedisi. Cilt 8. Ankara 2002

Tefekkür Medeniyeti: Osmanlı İmparatorluğu, İngilizlerin Propaganda Ofisi Wellington House tarafından 1916, 1917, 1918 yıllarında yayınlanan 37 propaganda kitabı ile nasıl adım adım bitirildi? Melanetin İnanılmaz Boyutu.

Seri kapsamında özellikle iş maksatlı seyahat edilen ülkeler ile ilgili sahadaki gözlemler esas alınarak, fikirler tefekkür edilerek, “Dil’de, Fikir’de; İş’te Birlik” misyonuna katkılar getirilmeye çalışılmıştır. Ülke gözlemleri ve karşılaştırmalı değerlendirme­ler için de disiplinlerarası özgün bir bakış açısı teşkil etmiştir. Böylece Türk Evi sağlam temeller üzerinde yükselecektir.

Kıbrıs Dünyanın Merkezidir‘in ardından, Hindistan Seyahatna­mesi ile Hindistan’daki Türk Medeniyeti’nin bilinmeyenlerini dile getirirken, Türkler ve Çinliler kitabımız ile Türklüğün en doğu sınırına uzanacağız. Türklüğün, Büyük Asya’nın batı sınırındaki Rumeli sırlarını, Afrika’daki Mı’sırlarını da dile getireceğiz.

İki kıtanın birbirine en yakın olduğu emsalsiz bir coğrafya noktasında, Türk Medeniyeti’nin adeta şahane bir vitrin do­labı gibi tüm unsurları ile arz-ı endam ettiği nadide bir eserler beldesi olarak tevarüs etmiş hali olan Eyüp Medeniyeti’ne de değineceğiz ki, değil sadece kıtaları, hayat ve ölümü de birarada yaşatmaktadır.

TÜRK EVİ propaganda faaliyeti değildir; Kayıp Haklar Hukuku çerçevesindeki haklarımızın izinin sürülmesi, kayıp haklarımızın iadesi mücadelesidir. TÜRK EVİ kapsayıcıdır; her dinden, dilden, meşrepten insanların yuvasıdır; misafirperverdir de. Duvarları ve çatısı sapasağlam olan Türk Evi, kayıp haklarımızın hep birlikte aranması mücadelesidir. Konargöçer telakkisinden haklarında her türlü önyargılar üretilen Türkler yerleştikleri coğrafyaların en sağlam evlerini üç kıtada da bâki kılmışlardır.

Türk dilinde ev; yuvadır, mutluluk üretilen yerdir, sıcacık bir mekândır. Sade bir zenginliği gözler önüne seren örnekle­rin yer aldığı şehirlere bir göz atalım;

Semerkant, Hive, Buhara, Kaşgar, Turfan, Hotan, Kazan’da, Kazakistan, Moğolistan yurt­larında, İstanbul yalı ve konaklarında, Lahor, Yeni Delhi, Rey, Nişapur, Tebriz, İsfahan, Gazne, Tirmiz, Şam, Bağdat, Kahire, Trablusgarp, Bingazi, Tunus, Ayn El Türk, Magosa, Rodos, Mi­dilli, Atina, Selanik, Dimetoka, Filibe, Sofya, Rusçuk, Melnik, Priştine, Üsküp, Yakova, Berat, Cirokaster, Saraybosna, Niş, Belgrad, Budapeşte, Bahçesaray, Dobruca, Köstence, Temeşvar.

Çok geniş bir coğrafyaya yayılan bu şehirler geçmişlerinden Türk Evleri ile bezenmişliği tatlı bir hâtıra olarak saklamaktadırlar. Türkiye coğrafyasından sadece İstanbul’un adını listeye aldı­ğımız üç kıtaya yayılmış şehirler seçkisinde hep Türk Evi’nin iz ve hâtıraları vardır.

Günümüze yansıyan ise hâtıralarda gizli kalan yaşanmışlıkları ortaklaşa bir yaşam ve insanlık kültürü olarak yeniden canlan­dırmak, çatı ve duvarların sağlamlığını işlevsel kılmaktır. Kuzey Avrupa’dan başlayarak dünyamızı çepeçevre etkisi altına alan sermayeciliğin yalnızlaştırdığı insanlar, Türk Evi’nden başlaya­rak, insanlık serüvenlerinde başka türlü anlam ve birliktelikler peşinde olacaklardır. İşte Türk Evi serimiz bu zahmetli yolculuk için coğrafyalardaki izlerimizi gündemimize yaşayacaktır.

“(…) Böyle uzun süren bir göçebe hayâtından bezeceğimiz tabiî idi. (…) Türk evi bozulduktan sonra yalnız ev zevkini değil, cedlerimizin yere yurda çok bağlı olduklarını da unuttuk. (…) Türkün bu vatanda yerleşmemiş ve muhâcerete hazır bir unsur olduğunu isbât etmeye çalışan ağyâr bu fikirleri yaydılar. Bizim bilgiçlerimizi avladılar. Cedlerimiz göçebe değildiler, fethettikleri memleketlerde yerleştiler. (…) Biz ancak bu son asırda Türk evi bozulduktan beri kirâlık evlerde sürünüyoruz. Eski Türk evini tahayyül, şiir sâhasında kalsın; onu hayatta bir daha ihyâ etmek muhâldir. Cedlerimizin evleri ve eşyâsı yaşayışlarının tarzından doğmuştur.”2 2 Yahya Kemal Beyatlı, Türk Evi,23 Mart 1922, Tevhîd-i Efkâr

Büyük Şâir ve Düşünce Adamı Yahya Kemal Beyatlı’nın Kurtuluş Savaşı yıllarında dile getirdiği Türk Evi fiziken muhal olmakla birlikte, ruh ve mana açısından hemhal olunarak, mis­yonunun takipçisi olmak ve kutsal bir vazife edinmek gerekir.