Lao Tzu

Tonyukuk ile Lao Tzu aynı felsefe okuludur. İç Asya felsefesi. Her ikisi de Konfüçyus’a karşıdırlar. Konfüçyus, Çin aydınlanmasıdır, akılcıdır. Lao Tzu, İç Asya tasavvufudur; batıya giderek düşünsel köküne dönmüş.

Tonyukuk ve Ordos bağlantısı beni çok heyecanlandırıyor, bölgedeki Henan eyaletine yıllar önceki seyahatimde semt pazarından geçmiştim; kendimi Türkiye’de sanmıştım. Henan eyaletinde Tonyukuk dolaşmıştır demek Mete Han da dolaşmıştı.

Henan eyaletinde gezindim, kasaba pazarından arabayla geçtik, burası sanki Türkiye demiştim.

İpek Yolunun kuzey koridoruna Kürk Yolu-Türk Koridoru diyelim. Çin’in Henan eyaletinin Zhengzhou şehrinden başlar Xian, Lanzhou, Urumqi, Almaty üzerinden Kazan’a ulaşır. 1999 yılında Zhengzhou’da bulundum. Yolculuk esnasında pazarın içinden geçtik; sanki Anadolu’daydık…

Çin: Sarı Nehirin dirsek yaptığı Ordos düzlüğü ve Hinterlandındaki Eyaletler

  • Ningxia
  • Shanxi
  • Shaanxi
  • Henan
  • Hebei
  • Inner Mongolia

Tao Te Ching, Türkiye’de ilk kez 1946’da, Ankara Üniversitesi’nin ünlü Alman sinolog hocası Wolfram Eberhard‘ın asistanı Muhaddere Özerdim tarafından Türkçeye çevrilerek Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Taoizm adıyla yayımlandı. Özerdim, tek bir kaynaktan Türkçeye çevirmek yerine, birçok eserden derleyerek hazırladı kitabı. Hocası Eberhard da bu çeviriye bir önsöz yazarak eşlik etti.  (Doğan Kuban)

-Şimdi evlâdım, Semantik diye kelimelerin zaman içinde uğradığı anlam kaymalarını tesbit eden bir bilim dalı var. Semantiği bilmeden özellikle mânevîyat alanındaki eserleri çok nâfiz bir bakış açısıyla incelemek mümkün değil. Benim Prof. Toshihiko Izutsu’dan tercüme etmiş olduğum iki eser var. Bir tânesi “İbn Arabî’nin Fusûsu’ndaki Anahtar-Kavramlar” ikincisi de “Tao-culuk’daki Anahtar-Kavramlar”. Bu her iki eserde de Prof. Toshihiko Izutsu, Semantik açısından birinde Fusûs’daki anahtar-kavramların neye delâlet ettiklerini, ikincisinde de Lao Tzu’nun “Tao Tö Çing” isimli kitabı ile Çuang Tzu’nun da  “Kitap” başlıklı kitabındaki anahtar-kavramların neye delâlet ettiklerinin analizini yaparak bu kavramlara giydirilmiş olan medlûlleri ortaya çıkarmış ve İbn Arabî’nin Tasavvufu ile Lao Tzu ve Çuang Tzu’nun Tao-culuğu arasında Âlem telâkkisi açısından  büyük bir benzerlik olduğunu tesbit etmiştir. Ben de şimdi yazmakta olduğum “Toma’ya Göre İncîl ya da Hz İsâ’nın 114 Hadîsi” başlıklı eserimde bu incîldeki bazı kelimelerin semantik çözümlemesini yaptıktan sonra söz konusu incîlin yorumuna geçmekteyim. (Ahmet Yüksel Özemre)

Bugün Doğu’da da bir yükseliş var. Özellikle Çin, Hindistan ve İran’daki yükseliş kayda değer. Japonya ve Güney Kore gibi örnekleri Batı’nın kendisini komunist Çin ve demirperde ülkelerine karşı savunma konseptine bağlasak bile, Çin, Hindistan ve İran’daki hamleleri dikkatle incelememiz gerekir. Çin’deki yükselişi dünya medyası “Ejder’in yükselişi” diye nitelendiriyor. Gerçekten de ejder motifi günümüzün Çin edebiyatı, sanatları, sineması ve animasyon dünyasında bir ana motif olarak işleniyor. Ejder motifi bildiğimiz kadarıyla ilk olarak M.Ö. 6.yy. da Konfiçyüs tarafından kullanılmıştır. Konfiçyüs’ün Lao Tzu’yu anlatırken ondaki kemali, ilmi ve metafizik iktidarı tanımlamak maksadıyla seçtiği bir teşbih unsuru olarak görülüyor. Yani ejder Taocu ve Konfiçyüscü Çin geleneğinde ideal insanın sembolüdür. Bilhassa komunist ideolojinin terkedilmesinden sonra Çin devleti, kendi kültürünü güncellemek kararını vermiş, böylece halkın değerleriyle de barışıp kalkınmasını bu fikir zeminine oturtmuştur.

Burada büyük Türkolog merhum Bahaeddin Ögel’in bir hükmünü önemle hatırlatalım. “Türkler’de şamanlara itibar eden cahil bir kitle varsa da ayrıca bir devlet dini söz konusudur”(ÖGEL:1991, C.9, Mehter Bölümü) diyor. Biz biliyoruz ki, Türk toplumu sosyal örgütlenmesi yönüyle boy sistemi dışında bir hayat tarzını mümkün kılmaz. Bu örgütlenme Töre mucibincedir. Bahaddin Ögel’in “devlet dini” dediği şey de Töre’dir. Diyelim ki, biraz önce değindiğimiz her sisteme uyum yeteneği taşımaları bakımından şaman unsurunun varlığına râzı olsak bile, onu ana sistem olan Töre’ye rağmen kültüre sızmış asalak bir unsur şeklinde değerlendirmemiz gerekir.

Neden?

Bu “neden?” sorusunun değindiklerimiz yanında çok ciddiye alınması gereken başka cevapları da var.

Kadim Çin hakîmi Konfiçyüs’ün: “Nasıl gökte bir tek güneş varsa, yeryüzünde de bir tek hakan olmalıdır” cümlesi, tanınmış Sinolog Eberhard’a göre üstadın Türk olan annesi vasıtasıyla öğrendiği (EBERHARD, 1947) (ve yine Türk olduğu iddia edilen Çu hanedanı (BAYKUZU, 2004;) döneminde, M.Ö VI. yüzyılda ifade edilmişti. Hatta yine önemle belirtelim ki, Toshıhıko Isutzu, aynı çağda yaşayan Lao-tzu’nun varlığı birleyen Taocu inanışı anlattığı Tao-Te-King adlı eserinde bu kuzeyli hanedana ait görüşlerin aktarıldığını belitmektedir (İSUTZU, 2001, Giriş). M.Ö. VI. yüzyılın bu iki çağdaş filozofu daha o zaman kuvvetli bir inanç teorisi üzerinde mutabıktırlar. Hatta Konfiçyüs’ün Büyük Bilgi adlı eserinde bugün Çin’in millî sembolü olan ejderi, Lao-Tzu’ya atfen, “bilge kişi” sembolü olarak kullandığını görüyoruz. Buradaki ejder, varlığın manevi zatı da demekti. (KONFİÇYÜS,1945).

Malumdur ki ejder, Büyük Hun Hakanlığı’nın bayrağı idi!

Isutzu ve Eberhard gibi, biri uzakdoğulu bir Japon, diğeri Avrupalı bir Alman olan iki ciddî tarafsız ve güvenilir uzmanın bu hükümleri bizi birkaç noktada çıkarım yapmaya sevketmelidir. Bunlar:

  1. Kuzey kavimlerinde -ki burada kastedilenler Hun Türkleridir- çok ciddî ve geleneği olan bir devlet kurumu vardır.
  2. Bu devlet, daha sonraki dönemlerde sayısız alametini tanıdığımız bir cihan devletidir.
  3. Bu devlet hikmet temelli bir fikir ve inanç zemini üzerinde yapılanmaktadır.
  4. Teşkil edilen yapı, komşu toplumlar üzerinde model etkisi yaratmaktadır.
  5. Bu fikir ve inanç sistemi, Konfiçyüs ve Lao-Tzu’nun eserlerindeki temalar üzerinden bakarsak, yaşayan bir Tanrı (“Öd Tengri yaşar” Kül Tigin Kitabesi, Kuzey cephesi, satır 10) bilmekte ve O’nun isteğine uygun bir devlet şekillendirme amacı taşımaktadır.
  6. Tanrı-varlık-insan ilişkileri hakkındaki kanaat belirgindir: Türkler’in varlık algısı Tanrısal kaynaklıdır. Kaynağı itibariyle kutsaldır. Varlığın kutsallığı ise hizmet temelli bir ibadet ve yaşama felsefesine yol açmıştır. (BAŞER,1991;1995)

Kaynak: Sait Başer web sitesi

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
leventagaoglu
leventagaogluhttps://www.agaoglulevent.com
Düşünür, Araştırmacı Yazar, Şair. 1983 yılından buyana ihracat profesyoneli olarak çalışan Levent Ağaoğlu, 1997-2001 yılları arasında Hong Kong’da yaşadı; yaklaşan Büyük Asya Yüzyılı’nın ayak seslerini duydu hep. İsmail Gaspıralı’nın “Dil’de, Fikir’de; İş’te Birlik” idealinin peşinde koşarak Türk Evi, Düşünce ve İş Ocağı kitap serileri üzerinde çalışıyor; mütefekkir ve müteşebbis gözlem ve birikimlerini yazıya geçiriyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz


TWITTER

Son Eklenenler